Pazartesi, Aralık 09, 2013

Elisits Falan - Ahmet Hakan

GAYET mütevazı bir ev...
Küçük, ahşap bir sehpa ve üzerine özenle yerleştirilmiş eski moda bir televizyon.
Televizyonun üzerine dantelden yapılma bir süs örtüsü örtülmüş.
Annelerimizin bir türlü vazgeçemediği bir meraktır televizyonlann üstüne dantelli örtü örtmek.
Televizyonun hemen yanında sıradan ve ucuz bir dolap var.
Bir de karşılıklı iki kanepe...
O kadar.
Bu
mütevazı odada...
Karşılıklı kanepelerde oturan adam ve kadına bakıyorum: Kadın tam bir Anadolu kadını... Başındaki örtüsü, giyim tarzı, sabrını yansıtan ifadesi, sevecenliğiyle tam bir Anadolu kadını... Benim annemden farksız.
Adam da tam bir Anadolu insanı... Mütevekkil, iddiasız, ceketinin içine giydiği o süveterin Elitist falan yansıttığı gibi temkinli...
Benim babamdan farksız.
*
Kim bunlar?
Mustafa Balbay ın anne ve babası...
Balbay'ın annesi diyor ki: "Yeter ki çıksın, ben ona haşhaşlı böreklerden yapacağım"
Aynı benim annem.
Hiç farkı yok.
*
Bu fotoğraf karesinden yola çıkarak büyük sözler etmek istemiyorum.
Her şeyi altüst edecek teoriler kurmak da istemiyorum.
Bu zamana kadar siyaset bilimi adına ortaya konan "merkez/çeper ikilemi"ni gündeme getirip "neresi merkez, neresi çeper" gibi sorular sormak da istemiyorum.
Sadece şunu söylemek istiyorum: "Elitist" deyip geçiyoruz ya...
"Seçkinci" diye burun kıvırıyoruz ya...
"Bunların alayı kolejlerde okumuş, bir elleri yağda bir elleri balda" diye önyargı besliyoruz ya...
"Devletin tüm imkânlannı ele geçirmiş bir avuç jakoben" diye aşağılıyoruz ya...
"Bunlar ne anlar Anadolu'dan" falan diye üst perdeden atıp tutuyoruz ya...
İşte bunu bu kadar kolay yapmayalım.
Yapacaksak da en azından bu fotoğrafa iki dakika baktıktan sonra yapalım.