Pazartesi, Haziran 11, 2012

Gavur İzmir’in Bizans konsolosuyuz ya…
Herkes soruyor:Orda n’ooluyor?



AKP geçen hafta “2 Mayıs”ta İzmir’e
yönelik projelerimizi açıklayacağız dedi…




“2 Mayıs”ta İzmirBüyükşehirBelediyesi basıldı.Olan bu.



Konak belediyesini böldüler, Karabağlar belediyesi yarattılar, hesapta avanta kömür vererek kazanacaklardı,çünkü Karabağlar’da dar gelirli vatandaşlarımız yaşar. Kömür götürenlerin ağzını burnunu kırdılar iyi mi, ezici üstünlükle CHP çıktı… Karabağlar belediyesini bastılar.



Bi parça Karşıyaka’dan, bi parça Bornova’dan kopardılar, Bayraklı belediyesi yarattılar, güya avanta makarnadağıtarak devşireceklerdi. Ahalimiz teşekkür mahiyetinde (!) odunla bekledi makarnacıları, ezici üstünlükle CHP çıktı… Vay sen misin, Bayraklı belediyesini bastılar.



Olan bu.



Başbakanımız, geçen ay, TRT’de Hakan Şükür’ün programına katıldı, “Şu anda İzmir’in Süper Lig’de takımı yok,tabii İzmir’in Süper Lig’de bir tane takımı bile olmayınca Halkapınar Stadı boş kalıyor” dedi. Kafasına ampulşapkası takan mebus adayı Hakan da, tasdikledi.



Bucaspor, eskiden AKP’li belediyeydi. CHP’ye geçti. Anlaşılan o ki, Buca CHP’li olunca, lügatinden sildi… “Boş kalıyor” denilen statta, daha bu hafta 50 bin Göztepeli vardı. 15 milyonluk İstanbul’un Büyükşehir Belediyespor’u ise, 6 seyirciye oynuyor, futbolcu sayısı taraftardan fazla… Üstelik, o stadın adı Halkapınar değil. Atatürk de mi defterden silindi?


Olan bu.



“İzmir’de AKP’liler bile Aziz Kocaoğlu’na oy verir” dedim, küfür ettiler… AKP İzmir mebusu Taha Aksoy,büyükşehir belediye başkanlığına aday yapıldı, Aziz Kocaoğlu’yla birlikte Fatih Altaylı’nın Teke Tek’ine çıktılar.Taha Aksoy elini vicdanına koydu, “Evimi, cüzdanımı, hatta ailemi bile emanet edebileceğim kadar dürüstadamdır Aziz Kocaoğlu” dedi! Sonu oldu tabii, bırak belediyeyi, bu seçimde mebus adayı bile yapmadılar TahaAksoy’u.
Olan bu.
(İki parantez açayım… Laik kılıflı liboşik bi arkadaş var. Yağcılığını margarin gibi suratına sürer. Belediyelerden para alır, vıcık vıcık belgeseller yapar. Aziz Kocaoğlu’dan istedi. Havasını aldı. Utanmadan, oturdu, “Expo gezisi diye Sexpo gezisine gitti” diye yazdı. Yalanlandı. Yalanlandığını yazmadı. Sevmez bu tür arkadaşlar, AzizKocaoğlu’nu.)
(Avantacı gazeteciye vermiyor da, nereye veriyor parayı? Tek örnek anlatayım… İzmir Büyükşehir Belediyesi,dar gelirli 160 bin öğrenciye haftada 2 litre süt veriyor. Bu devasa miktardaki sütü, Tire Süt Kooperatifi’nden alıyor. Bizzat köylüden yani… İzmir’in parasını, hizmet ayaklarıyla yandaşın cebine koymuyor. Haberiniz olmaması doğal, çünkü kameraları çağırıp, milletin parasıyla kendine reklam yaptırmıyor.)
Sadece 5 gün önce… “AKP’li Maliye Bakanlığı”na bağlı İç Denetim Koordinasyon Kurulu toplantısı yapıldı.Kaynakların etkili, ekonomik, verimli kullanımı, şeffaf yönetim-denetim kriterleri incelendi. İzmir BüyükşehirBelediyesi “Türkiye’nin örnek belediyesi” seçildi. Sadece 5 gün sonra, İzmir Büyükşehir Belediyesi basıldı.
Olan bu.
Yolsuzluk yapıp, köşeyi döndüğü iddia edilen “en kritik” daire başkanına, mal varlığını sordular dün… Ne cevap verdi biliyor musunuz? “Dikili ağacım yok, eşim kanserden vefat etti, borç bıraktı, reddi miras yapmak zorunda kaldım, tedavisi sırasında masrafları karşılayabilmek için Vakıflar Bankası’ndan kredi çektim, şimdi taksitle onu ödüyorum.”
(Ayrıca… İmar planına göre ancak “kültür-sanat merkezi” yapılması öngörülen araziye “apartman yapılmasınaizin vermediği için” hakkında soruşturma açılan belediye başkanı duymuş muydunuz hiç? Duyun… Kültür-sanat arazisine apartman yapılmasına izin vermediği için, hakkında soruşturma açıldı İzmir Büyükşehir BelediyeBaşkanı’nın.)
Olan bu.
Şimdiiii…Gelelim zurnanın zırt dediği yere.
Hedef, İzmirliler değil… Çünkü, İzmirliler güler geçer böyle saçmalıklara… AKP yağmurlu havada su bile bulamaz İzmir’de… Peki “Hedef kimdir” derseniz?
AKP.
AKP’nin İzmir’e gıcık olması normaldir. Ancak, Binali Yıldırım’ın “2 Mayıs”ta İzmir projelerimi açıklayacağım demesinden sonra, tam da “2 Mayıs”ta İzmir’de baskın yapılması, anormaldir. Ayak oyunlarının adamı değildir Binali Yıldırım… En azından zekâsına kefilim.
İzmir, savaş alanıdır…
Savcının, polisin aldatıldığını, yanlış yönlendirildiğini düşünüyorum. İzmir’e gâvur, sümüklü gibi yaftalar takanAKP’ye, tam yeridir deyip, İzmir üzerinden tezgah kuruldu. Belli ki dengeler değişti… AKP’ye çalışıyormuş gibi görünen bazı arkadaşlar, AKP’yi tufaya getirdi.
Eli verdiler…Kolu kaptırdılar.
Olacağı buydu.
Bundan böyle herkes ağızdan çıkan laflara dikkat etsin… AKP’lilerin “içeri tıkılan gazeteciler” başta olmak üzere “sürpriz” açıklamalar yapacağından adım gibi eminim

Partili Olsun Daha İyi - Yılmaz Özdil

Başbakanımız “Cumhurbaşkanı dediğin, partili olmalı” dedi.


* * *

İsmet İnönü’nün arkasında partisi vardı.

Hatta, ordusu da vardı.

Celal Bayar’ın partisi vardı.

Cemal Gürsel’in ordusu vardı.

Cevdet Sunay, genelkurmay başkanı.

Fahri Korutürk, kuvvet komutanı.

Kenan Evren’in ordusu vardı.

Turgut Özal’ın partisi vardı.

Süleyman Demirel’in partisi vardı.

Abdullah Gül’ün partisi var.

* * *

Ahmet Necdet Sezer?

Türkiye’nin ilk ve tek “partisiz”, gerçek manada “sivil” cumhurbaşkanıydı.

* * *

Var mı çocuklarının ismini bilen mesela? “Kızı Hülya” diye başlayan bi cümle kursam, kaçınız itiraz edebilir, Hülya değil de, Gülay diye? “Oğlu Hakan” desem… Var mı nerede çalıştıklarını bilen? Babaları Çankaya’dayken VIP’e girdiklerini gören? Elalemin yatında, otelinde rastlayan?

First lady desen… Cebinden giyiniyordu, hâlâ cebinden giyiniyor. İnsan bi Atıl Kutoğlu, Sevan Bıçakçı filan ayarlamaz mı? Yani, affedersiniz ama, ne biçim öğretmensiniz hanımefendi… Bu şekilde mi örnek olmalıydınız öğrencilere?

* * *

Hayali ihracatçı yeğenini duydunuz mu hiç? Devlet kredisiyle ihale kapan kuzen, alışveriş merkezinde mısır tezgahı açan kayınço? Sen benim kim olduğumu biliyor musun diye rüzgar yapan müteahhit kanka, oraya buraya müdür olarak sokuşturduğu komşu? Hamili kart yakinimdir diyen damat? Nerde kardeşim, parmağında kuru soğan büyüklüğünde pırlantalarla şatafatlı pozlar veren gelin?

* * *

Mücevher, saat, tablo, heykel… Kendisine hediye edilen 1243 parça’nın 1243’ünü de bıraktı köşkte! İnsanın içi gidiyor, al götür evine di mi… Götürmedi.

* * *

Avantaları bıraktığı gibi, papelleri de bıraktı. Kafana göre savur denilen ödeneği harcamadı. 46 trilyon liracık. Yetim hakkı dedi, babalar gibi satan Maliye’ye iade etti.

Ye, yemedi, gez, gezmedi…

Bırak biz yiyelim, ona da izin vermedi.

Zaten, kırmızı’da durmasından belliydi. Kaymakam bile durmuyor, İsveç mi burası, koskoca devletin başı… Niye duruyorsun? Normalde, vatandaşı çiğneyip geçmeliydi.

14 makam aracını geri verdi. Halbuki, oturma odasına Mercedes’le, mutfağa jip’le gitmeli; uçağına bavul olarak bile almadığı gazetecileri bahçede limuzinle gezdirmeliydi. Yazları, Okluk’a geçmedi.

* * *

Oğlu evlendi, elektrik faturasına kadar kendi kesesinden ödedi. Eşi bileğini kırdı, röntgen kuyruğuna girdi. Annesi vefat etti, sivil plakayla gitti, camide flap flap fors yapmadı, taziye ilanı vermeyenlerin defterini dürmek için, kenara not etmedi.

Aşçıyı, garsonu azalttı. Yerli ürün kullandırttı. Partisiz olduğu için… Resmi davetler hariç, eşe dosta parti vermedi.

* * *

Yalaka basınımız yazmadı ama, aslında “neyi korumaya çalıştığını” tarih yazacak elbette… Vizyon denilen kavramın, Beyaz Saray’a koşup, akıl danışmaktan ibaret olmadığını kanıtladı.

Yeminine sadık kaldı.

Hukuku üstün kıldı.

* * *

E sevilmedi haliyle…

Uymadı bize.

Partili olsun.