Salı, Mayıs 30, 2006

Ozgur Turkiye...


Pazar sabahi butun eklemlerim agriyarak uyandim... Butun bir kisi hic hasta olmadan gecirmenin mutlulugunu yasamak yine mumkun olmadi. Bu kirginlik denen hastalik cok sinir bozucu bir rahatsizlik. Onemli bir hastaligimiz olmadigini biliyoruz ve fakat yataktan kalkacak halimiz bile olmuyor. Benim bir tanecik karim sag olsun, yorulmadan benimle ilgilendi butun gun...Ama ben hala pazar sabahindayim. Her pazar oldugu gibi, erken saatlerde NTV' de Bam Teli' ni izliyorum. Tayfun Talipoglu yine koyun birinde cocuklar ile sohbet ediyor.. Memlektin fotografini cocuklarin gozunden kaydediyor. Sirada Manavgat'a bagli bir koyun yeni acilmis bilgisayar odasinda sohbet var. 11 yaslarinda, uzun siyah dumduz saclari olan, temiz ve pak, sevimli yuzlu, modern giyimli bir kiz ile soylesi basliyor. Talipoglu soruyor: "koyde yasamaktan mutlu musun?", kiz mutsuzlugunu hemen dile getiriyor ve imkânsizliklardan yakiniyor: "Mesela, sinemamiz, tiyatromuz, hastanemiz olsun koyde" diyor. Manavgat'a ve Antalya'ya cok uzak olmamasina ragmen sinemaya daha once hic gitmedigini, bir defasinda da koye bir tiyatro ekibi geldigini anlatiyor.Sohbete son cumle olarak, nasil bir Turkiye' de yasamak istedigi soruluyor 11 yasindaki, uzun siyah dumduz sacli kiza. "Herkesin dinini ozgurce yasayabildigi bir ulke olmasini istiyorum" diyor, bilmeden dinini yasayanlarin degil yasamayanlarin dovuldugu, sovuldugu, kovuldugu bir ulkede yasadigini. "Mesela, ben basimi ortmek istiyorum ama izin vermiyorlar" diyor, uzun siyah dumduz sacli guzel kiz. Butun dunyadan saklamak istiyor uzun siyah dumduz saclarini. Bu sok ile ikinci roportaj geliyor ekrana. Baska bir 11-12 yaslarina guzel bir koylu kizi. O da ayni dertlerden sikintili. "Imkansizlik cok" diyor. Ve O da sohbetin sonunu, din ozgurlugune getiriyor, "ben de sacimi kapatmak istiyorum" diyor. Benim gibi Talipoglu da sasiriyor ve soruyor "Dini bilgileri nereden aliyorsunuz?". Cevap ise herkesin bildigi, bazilarimizin korktugu, bazilarimizin hosuna gittigi cinsten; "Yazlari kiz yurtlari var, orada ogreniyoruz"....Bedava, her seyin bir sekilde karsilandigi, kucucuk cocuklarin beyinlerinin yikandigi, Turkiye' de Muslumanlara baski yapildigina inandirildigi yerlerin varligi beni urpertiyor.Ve kendime kiziyorum, bu adamlar boyle orgutlu bir sekilde Ulkeyi geriye surukler iken, ben ne yapiyorum diye... Akintiya karsi kurek bile cekmeye tenezul etmeden seyretmek, sadece sinirlenip tirnaklarimi yemekten baska. Ve karar veriyorum, elimdeki butun Can Dundar, Aziz Nesin, Yasar Kemal ve diger yazarlarin kitaplari koy cocuklarina gondereyim.. Bir seyler yapayim.. Ozellikle Can Dundar' in "Benim Gencligim" kitabindan cokca bulayim, her bindigim vapura, otobuse, trene bir tane birakayim. Uzerine de bir not: Lutfen okuyun, okutturun, okuduktan sonra da bir baskasi icin her hangi bir yere birakin.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

selam bu siteye ilk girişim ve sizn yazıyı görüp okudum evet ne yazık ki yurdumuzun gerçekleri bu yzdıklarınız ben bir ev hanımıyım ve ne yazık ki bende okuyamadım o röpörtajdaki kızlar gibi:((ama çocuklarımız okusun istiyorumfakat bugünkü zaman gazetesinde okudun dünyanın en zeki kişisi olan bir bayanla röpörtaj vardı ve o bayan ben bile ülkenzideki össyi kazanamam diyordu insan ın en önemli kararları o 3 satte sıgdırlmış ne yazık ki yani okumayı istiyoruz fakat bu sınava gelince de taklıyoruz yazılarınızız fırsat buldukça takip edecegim saygılar