Salı, Ocak 26, 2010

Olay Yaratan Konuşma / Muharrem İncenin Meclis Konuşması


Muharrem İnce'nin olay konuşması

Video


“Çok garip bir şey. Neresinden başlayayım sayın milletvekilleri? Bu kürsüye her çıkan AKP’li 2002 öncesinden başladı, sürekli geçmiş hükümetleri eleştirdi ama kendi bütçelerini savunmaya çıkan birisi de 21/12/1987’den beri milletvekili, altı hükümette Özal hükümetlerinde, Yıldırım Akbulut hükümetlerinde, Mesut Yılmaz hükümetlerinde on iki yıl bakanlık yapmış birisi AKP Hükümetini savundu. Bu çelişki değil mi? Ortada bir gariplik yok mu? Yedi yıldır bu kürsüde hayal tüccarlığı yaptınız. Yedi yıldır bu kürsüde sürekli aynı şeyleri tekrarladınız. Rakamları tersine okuttunuz. 2002’de ilk iktidara geldiğinizde, ilk işiniz gömlek değiştirmek oldu, sonra sakallarınızı kestiniz, sonra jeep’lere bindiniz, sonra orman içindeki villalarınızda havuzlarda yüzmeye başladınız. Değerli milletvekilleri, ben size… Hiç kızmaya gerek yok, hiç kızmaya gerek yok; bu memleketten insan manzaraları sunacağım size. Afyon’un Kışlacık Köyü; borçlarını ödemek için bütün köylü böbreklerini satışa çıkardı mı? Çıkardı.Diyarbakır’da kayıt parasını ödeyemeyen bir anne, okulun halılarını yıkarken düşüp felç oldu mu? Oldu. Daha dün, Şırnak’a 38 doktor tayini yaptınız, 5 tanesi göreve başladı, 3 tanesi göreve başladığı gün istifa etti mi? Etti. Erzurum’da hamiline arama kararları çıkarılıyor mu? Çıkarılıyor. Muğla’da, Milas’ta Kore gazisi açlıktan ve soğuktan öldü mü? Öldü. Erzincan’da görevlerini yapan yargı mensuplarına “Cemaatlerime dokunursan yakarım” dendi mi? dendi. 230 bin eğitim fakültesi mezunu bu ülkenin sokaklarında işsiz mi? Gazeteler intihar haberleriyle dolu mu? Memleket yangın yeri, millet ölmüş, bitmiş, siz hâlâ ne konuşuyorsunuz! Başbakan, camdan okuduğu yazılarla pembe tablolar çizerek, milletin canına nasıl okuduğunu saklamaya çalışıyor. Böyle bir ortamda, Başbakan Yardımcısı “Civanım, delikanlım ne hâle geldi” diyor. “Civanım, delikanlım ne hâle geldi” diye bakacağına, güzelim memleketin ne hâle geldi diye ona bir bakmak lazım. Değerli arkadaşlarım, çok değil, daha 2002’de Türk Telekom Türk müydü? Türk’tü. Siz bunu Araplara sattınız mı? Telsim’i İngilizlere, Adabank’ı Kuveytlilere, Kuşadası Limanını İsraillilere, araç muayene işini Almanlara, İzmir Limanını Hong Kongluya, Avea’yı ve MNG Bankı Lübnanlıya, TGRT’yi Amerikalıya, Süper FM’i Kanadalıya sattınız mı? Sattınız. Çok değil, 2002’de bunlar Türk müydü? Türk’tü; şimdi bunların hepsi yabancıların elinde. Yedi yıllık iktidarınızda özelleştirmeyle sattığınız fabrika, tersane, tesis, liman, arsa, bina sayısı kaç, biliyor musunuz? Özelleştirme İdaresinden tek tek çıkarttım bunları. 721 adet. Bir Allah’ın kulu çıksın buraya, desin ki: Biz sekiz yıllık iktidarımızda bir tane fabrika yaptık. Baba malını babalar gibi sattınız ve mirasyedi bir hükümet oldunuz. Bir tane yaptınız mı, bir tane? Bana bunun hesabını verin. Gelelim Tekel konusuna. Sayın Cemil Çiçek iyi bilir, oğlu orada, Sigara AŞ’de yönetim kurulu üyesidir, yakından takip ediyordur Tekeli. Siz Tekeli 292 milyon dolara sattınız. Alan kişi 920 milyon dolara sattı. Aradan çok kısa bir sürede 608 milyon dolar kâr etti mi? Etti. Şimdi siz bugün neyi konuşuyorsunuz? Tekel işçisine vereceğiniz 25-30 milyon dolarlık parayı konuşuyorsunuz. Biz Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri olarak Abdi İpekçi Parkı’nda, meydanlarda o işçilerin sorununu dinlerken siz oturduğunuz yerde milletin telefonlarını dinlediniz. Değerli arkadaşlarım, Habur’da teröriste kibar, Ankara’da işçiye gaddar oldunuz. Bunu bütün millet görüyor. Size buradan tavsiyem şu: Bu barajı düşürün, yüzde 10 barajını. Bakın, hazır yetki elinizde, hazır iktidarsınız. Bu barajı düşürmezseniz önümüzdeki dönem bu Parlamentoya gelemeyeceksiniz, benden size uyarması. (CHP sıralarından alkışlar; AK PARTİ sıralarından gürültüler) Masallarınıza devam edelim. “Türkiye zenginleşmiş…” “Türkiye zenginleşmiş…”, Bu ülkede 10 milyon yeşil kartlı var, 9 milyon emekli var, 5 milyon asgari ücretli var, 6 milyon işsiz var. Bunlar mı zenginleşti? BAĞ-KUR primini ödeyemeyen esnaf mı, ürünü dalda kalan çiftçi mi zenginleşti? Kim zenginleşti? Bu ülkede zenginleşenler var, doğru; gemiciğini yürüten kaptanlar var bu ülkede, bunları biliyoruz. Girişim dehası bakan, Başbakan, Cumhurbaşkanı çocukları var ama sizin yatacak yeriniz yok, bunu unutmayın. Değerli arkadaşlarım, hukuk sistemimizi altüst ettiniz. “AİHM ve Danıştay kararları ideolojik, ulemaya soralım.” dediniz. Silivri’de faşist hukuk, Silopi’de liboş hukuk, Deniz Fenerinde işlemeyen hukuk düzeni icat ettiniz. Sayın milletvekilleri, “Sineyi millete döneriz.” diyenler sineyi Apo’ya döndüler. Sayenizde artık teröristler parti il binasını açıyor. İmralı’daki katil prensin odasına nem emici duvar kâğıdı döşettiniz. ABD’den korktuğunuz kadar Allah’tan korksaydınız bu memleketi bu hâle getirmezdiniz. Sayenizde terminoloji değişti, artık teröriste “barış elçisi” diyorlar, profesöre “terörist” diyorlar, tarikatlar “sivil toplum örgütü”, sendikacılara “dinozor” diyorsunuz. Bu ülkenin içişleri Washington’da, dışişleri Brüksel’de, İncirlik ABD’de, ekonomi IMF’de, Başbakan gezilerde; manzarayı umumiye bu. Sayın milletvekilleri, Sayın Başbakan “Askerlik yan gelip yatma yeri değildir.” dedi, çok doğru söyledi, çok doğru söylüyor, ben katılıyorum; Başbakan Yardımcısı “Bu ülkede tuzu kuruların çocukları doğuda askerlik yapmıyor.” dedi. Bakın, sizin döneminizde Millî Eğitim Bakanlığında bir bakanın danışmanı Kahramanmaraş’ta çavuş olarak askerlik yaparken İLKSAN Yönetim Kurulundan 2 milyar 700 milyon lira maaş aldı. Hem yan gelip yattı, hem askerlik yaptı hem de sizin bürokratınız o öğretmenlerin sandığından maaş aldı. İşte Sayın Başbakan burada, araştırsın, yalanım varsa, yanlışım varsa bu kürsüden, gelip özür dilerim. Biz, yedi yıldır bu kürsüde gece sokağa aç yatan çocukların, tenceresi boş kalan anaların, çocuklarına harçlık veremeyen babaların haklarını savunmaya çalıştık; parklarda direnen işçilerin, ürünü dalda kalan çiftçilerin, geçinemeyen emeklilerin sesi olmaya çalıştık. Siz koltuklarınıza alıştınız, ne yazık ki aşınıza haram karıştırdınız, ne yazık ki öğrenciler, öğretmenler, avukatlar, eczacılar, işçiler, memurlar sokakta sesli yürüdüler, ama bu ülkede bazıları sessizce yürüttü. Şimdi sizlere sesleniyorum: 72 milyonu dinlemeye muktedirsiniz. O şovu gel bir kere de sen yap Çerçi! Sen devlet hastanesindeki röntgen cihazını boz da senin özel hastanenden para kazan biraz! Sen o işe bak! Sayın milletvekilleri, yandaş medyanızla birlikte yargıdan önce infaz yaptınız. Bunu yapmaya muktedirsiniz. İş adamlarını vergi silahıyla ezmeye muktedirsiniz, kendi zenginlerinizi yaratmaya muktedirsiniz, Tekel işçilerine biber gazı atmaya muktedirsiniz ama sürekli mağdursunuz! Yok darbe yapacaklar, yok suikast yapacaklar! İki tane adresi ezberleyemeyen adamdan suikastçı mı olur? Bırakın bu Berlusconi sendromunu! Berlusconi bir yumruk yedi, yedi puan arttı diye! Bırakın bu işleri! Memleketin gerçek sorunlarına dönün, kurumları çatıştırmayın, çatışmadan rant elde etmeye kalkışmayın. Gerçek gündem, işçiyi, memuru, çiftçiyi düştüğü bu karanlık kuyulardan kurtarmaktır. Sizler bunu yapmalısınız. Ben son olarak sizlere şunu söyleyeyim: Siz biraz sonra “Bu kürsüdekinin boynunu vurun, tez susturun, telefonlarını dinleyin, peşine polis takın.” diyeceksiniz. Siz de “Padişahım çok yaşa, padişahım çok yaşa!” diyeceksiniz. Ama size şunu söylüyorum: Sizin için tek yer şudur, Meclisin önüne Yüce Divana gitmek için otobüsler yanaşana kadar bağırın, ondan sonra bir daha böyle bir hakkınız olmayacak”

Hiç yorum yok: