Pazartesi, Aralık 03, 2012

Hırsızlar İmparatoru - Mehmet Yılmaz

DENİZ Feneri soygununda, Almanya'da yardım için toplanan 4 milyon 580 bin euro’nun (yaklaşık 10 milyon lira, ya da eski parayla 10 trilyon lira!) kuryeler aracılığıyla Türkiye’yi getirildiğini gösteren belgelerin kriminal laboratuvarındaki incelenmesi tamamlanmış: Belgeler gerçek!


Bu incelemeye neden gerek duyulduğunu anlayamamıştım. Çünkü zaten davanın sanıkları bu belgeleri ve altındaki imzalan kabul ediyorlardı.

Bu davanın sanıklarının mütedeyyin insanların duygularını sömürerek bu paraları toplayıp kendi özel işlerinde kullandıkları iddia ediliyor. Bu paralarla televizyon bile kurmuşlar, gemiler satın almışlar.

Her şey dörtdörtlük bir suç örgütüne işaret ediyordu ki davaya bakan savcılar görevden alındılar. Yeni atanan savcılar, sanıkları bu suçtan masum bulmuş olmalılar ki davayı hizmet sebebiyle "güveni kötüye kullanmaktan” açtılar.

Böylece sanıklar daha az cezayla paçayı kurtaracaklar, tabii mahkeme onları suçlu bulursa. Gerçi henüz dava da başlamış değil. Ama bu arada eski savcıların yargılanması tamamlandı.

Bu köşede eski savcılardan Abdülvahap Yaren'in mahkemedeki savunmasından bir bölümü aktarmıştım. Soygun belgelerinin gerçekliği ortaya çıkınca o savunmayı yeniden hatırladım.

Yaren Şöyle konuşmuştu: “Zekât hırsızlarını koruma altına alan bir güç var. Ben bu güce hırsızların imparatoru diyorum. Bu imparator hem altında yer alan figüranları koruyor, hem de kendisine ulaşılmasını engelliyor. Hırsızlar imparatorunun kim olduğu apaçık belli. Halk arasında bir tabir vardır, arife tarif gerekmez anlamına gelen, damda gezer miyav der diye, isme gerek var mı?

Ben de hâlâ merak ediyorum! Bu “Hırsızlar imparatoru kim” diye!

Hiç yorum yok: