Perşembe, Mart 20, 2014

Sen ne diyorsun, o ne diyor - Ahmet Hakan

Ayetlerle makarayı
CHP'liler yapsaydı ESKİ bir bakan ile bir gazetecinin telefonda Kuran ayetleriyle makara yaptıkları ortaya çıktı.
Öyle böyle değil lıaııi...
Ağır makara.
?
Benimse aklımda hep aynı soru: Aynı işi bir CHP'li yapsaydı, ne olurdu?
?
Elinizi vicdanınıza koyun da söyleyin.
Aynı konuşmayı bir CHP'li ile bir gazeteci yapsaydı...
Başbakan ne yapardı?
?
¦ "Ama bu telefon yasadışı yollarla dinlenmiş" der miydi?
¦ Meydanları inletmez miydi?
¦ "İşte CE-HA-PE bu" demez miydi?
¦ "Sen nasıl Kuran ayetleriyle dalga geçersin" diye gürlemez miydi?
¦ Hesap sormaz mıydı?
¦ "Bunların cibiliyeti bu" diye haykırmaz mıydı?
¦ "Fiu alenen dini aşağılamadır, savcılar harekete geçmeli" demez miydi?
¦ "Ey CE-HA-PE'nin Genel Müdürü! Sen bu adamı hâlâ nasıl partinde tutarsın" diye yüklenmez mivdi?
¦ AK Parti teşkilatlarına "Protesto edin" diye talimat vermez miydi?

Söyleyin! Ama dininize imanınıza doğru söyleyin: Bunları yapmaz mıydı?

Sen ne diyorsun, o ne diyor

SEN, "Ucuza alınmış gümüş bir çikolata tepsisinde Bakan Bey'e rüşvet olarak giden beş yüz bin dolar... Çikolataların altına dizilmiş... Beş yüz bin dolar..." diyorsun.
O başlıyor: "Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın."

Sen, "Sizin Bakan Bey, sırf Reza öyle istedi diye bir polis müdürünü sürmüş" diyorsun.
O başlıyor: "Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli."

Sen, "Koskoca bakanlarımız 29 yaşındaki para babası bir adamın önünde kırk takla atıyor...
Bakanlar işlerini güçlerini bırakmış Keza Bey'e hizmet sunuyor... Keza Bey de Bakan Bey leri hediye yağmuruna tutuyor. Ne iş?" diyorsun.
O başlıyor: "Siper et gövdeni..."

Sen, "Bir türlü sıfırlanamayan milyonlarca Euro" diyorsun.
O başlıyor: "Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın."

Sen, "Bakan Beyiniz Kuran ayetleriyle makara yapıyor, 'Çakıyoru ayetleri, sallıyorum ayetleri' diye geyik çeviriyor. Bakara/Makara diye espri patlatıyor. Sesiniz çıkmayacak mı?" diyorsun.
O başlıyor: "Dursun bu hayâsızca akın."

Sen, "Milletin a...a koyacağız diyen adama sıfır kuruşa verdiniz Boğaz daki koruyu" diyorsun.
O başlıyor: "Ruhumun senden ilahi şudur ancak emeli."

Sen, "7 yüz bin liralık kol saati... Patek Philippe marka... Kordonu timsah derisi...
Kadranı mavi... Camı safir cam... Sizin Bakana Keza Bey tarafından hediye edilmiş..." diyorsun.
O başlıyor: "Doğacaktır sana vaat ettiği günler hakkın."

Sen, "Bir Bakan nasıl olur da Senin önüne yatarım Keza' der... Ne iştir bu?" diyorsun.
O başlıyor: "Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli."

Sen, "Şehrizar'dan almışsınız villalan" diyorsun.
O başlıyor: "Bu ezanlar ki şahadetleri dinin temeli."

Mehmet Akif. "Allah, bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın" demişti.

Bu temenniye bir ilave daha yapmak gerekiyor: Allah, istiklal Marşının bir temizleme aracı olarak kullanılma çabasına tanık olmayı bu millete bir daha nasip etmesin.
Sanki dün inmiş gibi

TEVBE suresi. 65. ayet.
Şöyledir: "Eğer onlara (niçin alay ettiklerini) sorarsan, elbette, 'Biz sadece lafa dalmış şakalaşıyorduk' derler. (Onlara) de ki: Allah'la, O'nun ayetleriyle ve O'nun peygamberi ile mi alay ediyordunuz?" ?
Nasıl?
Sanki dün inmiş gibi değil mi?

Oysa dün inmedi o ayet.
Sadece şöyle bir şey oldu: ilahi Kelam ın bugüne de ışık tutacak, bugünü de kapsayacak çağlar üstü bir kudrette olduğunu bir kez daha idrak ettik.
Hepsi bu.

Hiç yorum yok: