"Sene 1942...
Babam, başbakan.
Aynı zamanda, Fenerbahçe başkanı.
Ankara'dayız.
Fenerbahçe' nin Ankara'da maçı var.
Kardeşim ve
dayımla birlikte maça gitmek istiyoruz.
Ama, havamız olsun diye, bizi
babamın götürmesini istiyoruz. Babamdan çekindiğimiz için söyleyemiyoruz, anneme
söylüyoruz.
Annem, babama aktarıyor, çocukları maça götür diyor.
Babam,
peki diyor. Hep birlikte başbakanlık makam aracına biniyoruz, stada geliyoruz.
Şeref tribününe oturup, sahayı en güzel yerden seyredeceğimizi düşünürken...
Babam şoföre sesleniyor, şurda dur diyor. Cüzdanından para çıkartıyor, dayıma
veriyor; "haydi bakalım çocuklar, gişenin önüne geldik, gidin biletinizi alın
diyor!" Oğlu anlatıyor bunu...
Şükrü Saraçoğlu'nun oğlu.
Başbakan,
Fenerbahçe başkanı...
"Avanta almayacaksın" diyor.
Alt tarafı bilet...
Evladına bile ayarlamıyor.
"Her ne
almak istiyorsan, mutlaka parasını ödeyeceksin" diyor.
"Suistimalin küçüğü
büyüğü olmaz" diyor.
Sene 1946...
Seçim bitmiş; Şükrü Saraçoğlu
kendisini milletvekili seçen İzmir halkına teşekkür etmek için, doğum yeri olan
Ödemiş'e gidiyor. Yanında oğlu var.
Masa donatılıyor. haliyle, rakı, bira
servisi yapılıyor.
Başbakan bira içiyor.
Oğlu gazoz içiyor. Ödemiş
belediye başkanı soruyor, "evladım, yaşın 18'den büyük, niye hâlâ gazoz
içiyorsun?" Başbakanın oğlu cevap veriyor, "babamın bira içtiği masada, bana gazoz
içmek düşer" diyor. Bunu duyan başbakan, hemen garsona sesleniyor,
"benim birayı kaldır, bir duble rakı getir" diyor...
Ki, babanın rakı içtiği yerde, evladı da rakının bi alt kademesi bira içebilsin diye! Hoşgörüye bak...
Zarafete bak kardeşim.
Başbakan Saraçoğlu, Ankara'da Siyasal Bilgiler Fakültesi nin balosuna gidiyor.
Müzik tatlı tatlı çalıyor. Bir genç kız, başbakanın yanına yaklaşıyor, dansa
davet ediyor.
Başbakan reddediyor, böyle olmaz diyor. Ortam buz kesiyor.
Kızcağız fena halde bozuluyor, masasına dönüyor. İki dakika sonra...
Başbakan kalkıyor, o genç kızın yanına gidiyor, benimle dans eder misiniz
lütfen diyor.
Herkes şaşınyor. Başbakan gülümsüyor, dansa erkek kaldırır,
sırf başbakanım diye bir genç kızımızı ayağıma getirtmem diyor.
(Başbakanın
ayağına gidip dansa kaldırdığı o genç kız, Feriha Sanerk, Türkiye Cumhuriyeti
nin ilk kadın emniyet müdürü oldu... Şimdilerde kızlıerkeklıye tahammül
edilemeyen Titrkiye 'de, bir zamanlar bunlar oluyordu!)
Ve, seneler geçiyor.
Başbakanlar değişiyor.
Fenerbahçe başkanları değişiyor.
Kadıköy'de
maç var.
Fenerbahçe başkanı Faruk Ilgaz, stada giriş yapmak üzere geliyor. O
sırada gözü takılıyor, bilet kuyruğunda bekleyen, yaşı hayli ilerlemiş, bastonlu
bir beyefendi görüyor.
Dikkatlice bakıyor, o da ne?
Bilet kuyruğunda
bekleyen beyefendi, Şükrü Saraçoğlu! Çünkü, seneler geçiyor ama, evladına bile
avanta vermeyen başbakanın, zihniyeti aynı kalıyor-, her ne almak istiyorsan,
mutlaka parasını ödeyeceksin.
Çünkü, ateşten gömleği giymiş, milli
mücadelede kanla-barutla yoğrulmuş, boğazından tek kuruş haram lokma geçmemiş,
milletin çıkarlarını ailesinden, evladından, kendinden önce tutmuş adamlardı
onlar, adam gibi adamlardı.
E bakıyoruz bu dönemin baba-oğul'larına...
Babası, oğlunu arıyor, paraları sıfırla diyor, öbürü kasaları hallettim. 30
milyon avro kaldı babacım diyor-, Fenerbahçe başkan adayı şunları şunları
söylesin, yönetime bunlar bunlar girsin, bizden olmayanlara hesap sor diyor,
öbürü de peki babacım filan diyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder