Çarşamba, Haziran 05, 2013

Daha Fazla Özgürlük, Tam Demokrasi

2002 yılındaki seçimlerde kimine göre sürpriz, kimine göre olağan sonuç, kimine göre emperyal güçlerin oyunu, kimilerine göre ise mazlumların ahı olarak iktidara gelen AKP diken üstünde.

Aslında diken üstünde olan AKP değil de, Tayyip Erdoğan desek daha doğru olur.

Bu blogun ilk iki yazısı 2006 yılının Mayıs sonlarında yazılmış. Birincisinin başlığı "Neden Apolitik Gençlik Olmamalı", diğeri ise "Özgür Türkiye". İkisinde de, 12 Eylül ve sonrası yönetimlerinin eliyle apolitize olmuş gençliğe atıfta bulunarak, özgürlüğün gençlik eliyle gelebileceğine vurgu yapmaya çalışmıştım.

Son Gezi Parkı direnişi gösterdi ki, sanki o zaman geldi. Ama nasıl oldu bu iş?

Okuma oranı mı artıyordu?
Televizyonlar da eğitici programlar seyredip, akşamları siyasi tartışma oturumlarına mı takılınıyordu?
Siyasi partiler gençler arasında sıkı bir örgütlenme içerisinde miydiler?

Hayır. Hiç birisi gerçekleşmiyordu. Fakat görünen o ki, insan olmanın refleksi bu kadar baskıya dayanamamıştı. Deniz'i yollara düşüren irade kendiliğinden meydana gelmişti.

Tayyip Erdoğan ve partisinin bu gelişmede payı çok büyük.

Benim bir çırpıda hatırlayabildiklerimi aktarmaya çalışayım;


  • Kamuya ait değerli teşebbüslerin devamlı satılması
  • Suriye sınırındaki mayınlı alanların temizlenmek için İsrail'e devredilmeye çalışılması
  • Petrol Yasası değişikliği ile yer altı kaynaklarını sınırsız olarak petrol devlerine açma girişimi
  • Eğitime sisteminde her yıl yaşanan ve her seferinde bir öncekini bozan sistem değişiklikeri
  • Her ile, ilçeye üniversite açma saçmalığı ile patlak veren 20 yaş üstü, mesleksiz üniversite mezunu gençlik stoku
  • Meslek lisesi sorunsalını sadece İmam Hatip ekseninde değerlendiren politikalar
  • ÖSYM sınavlarında yaşanan kopya ve hatalı soru skandalları
  • Ergenekon, Balyoz ve KCK davalarındaki intikam alımını çağrıştıran hukuk dışı uygulamalar
  • Yargı üzerinde yapılan düzenlemelerle, yüksek mahkemelerin hükümet güdümüne girmesi
  • HSYK'nın yapısının değişmesiyle beraber hakim ve savcılar üzerinde baskı kurulması
  • Deniz Feneri davasında, sanıkların değil savcıların cezalandırılması, hala sonuçlanmaması
  • Açıkça AKP'li olduğunu belirtmeyen sanatçılara karşı bir sebeple cephe alınması
  • Her olumsuzluğu, üstü açık veya kapalı Atatürk ve CHP'ye mal etme çabaları
  • Sokaklarda, tiyatroda, otobüste, metroda ahlak bekçiliği yapılması
  • İçki satışı ve kullanımına dönük kısıtlayıcı önlemlerin alınması
  • Her boş bulunan yere cami kondurma hevesi
  • Her türlü hak arama eylemini gayri meşru ilan edip, polis marifeti ile güç kullanılması
  • İçki içenleri alkolik, göstericileri çapulcu, ülkeyi kuranları ayyaş, imam hatibe gitmeyenleri tinerci gibi nitelendirilmesi
  • Özgür genç kızların, birilerinin kucağına oturduğu şeklinde Başbakan tarafından açıklama yapılması
  • Millet vekilleri ve ailelerine akla hayale gelmeyecek ayrıcalıkları tahsis edilmesi
  • Örtülü ödeneğin şiştikçe şişmesi
  • Suriye ve tüm diğer komşularla izlenen dış politikanın bizi yalnız bırakması
  • İMF'ye altı üstü 15 milyar USD olan borç sıfırlanırken, diğer kuruluşlara olan borcun 350 milyar USD'na yükselmesi
Ve tabi ki, Tayyip Erdoğan'ın Başbakanlığın yanı sıra, en iyi jokey, en iyi mimar, en iyi aşçı, en iyi doktor, en iyi aile uzmanı, en iyi çevreci, en iyi mühendis, en iyi ekonomist, en iyi tüccar, en iyi yatırımcı, en iyi din alimi, en iyi asker ünvanlarının hepsini kendinde toplaması ve herkese ayar verme çabası.

Şimdi ise Gezi Parkı eylemcilerinin ne istediğini anlamadığı anlaşılıyor. Yapmaya çalıştığı nedir bilemem ama, şiddetten uzak duran bizim gibi insanların isteği çok net;

Daha fazla özgürlük, tam ve sağlam demokrasi istiyoruz. AKP'nin evrilmiş, muhafazakar, her şeye karışan özgürlük anlayışı ve araç olarak kullandıkları ileri demokrasisi bize ters.

Bir sözüm de, CHP'ye... Evet, AKP ders almalıdır ama CHP'de ders almalıdır bu olaylardan. Artık meydanlarda, gençleri, sanatçıları, halkı dinleyeceklerinin, hayatlarına karışılmayacağının, özgürlüklerini sağlamanın en büyük amaçları olacağının, seçim sistemini değiştirip gerçek demokrasiyi içselleştireceklerinin sinyallerini vermelidir.


Hiç yorum yok: