Perşembe, Temmuz 18, 2013

Merhamet Hanım Sarayın Önünde - Hasan Pulur

Hiç ummadığınız biri, hiç ummadığınız yerde öyle bir laf eder ki!

Mesela bir Alman köylüsünün imparatora ya da başbakana söylediği gibi...
Bir kamulaştırma davasıdır, köylü haklı olduğunu sanır, şöyle der:
Berlin’de hakimler var!
Bu söz yıllar yılı dillerden düşmez, hukuk devletinin, yargının ve kavramların simgesi olmuştur.

***

Geçenlerde bir Anadolu köylüsünün de, hakime “ben para pul peşinde değilim, hak hukuk peşindeyim!” demesi gibi...
Ziya Paşa, “terkib-i bend”de, der ki:
Hiç ummadığın keşfeder esrar-ı derunun
Sen herkesi kör, alemi sersem mi sanırsın?
Bu da o sözlerden biridir...

***

Geçenlerde, Çağlayan’daki adliye sarayının önünde beş çocuklu bir kadın vardı: Merhamet Sarıçiçek...
Taksim Gezi olaylarında kocası tutuklanmıştı, örgüt kurup olaylara karışmaktan sanıktı, seyyar bayrakçı!!!

***

Merhamet Hanım gayet düzgün konuşuyordu:
Evet, biz örgütüz, yedi kişilik bir örgütüz! O örgütün başı içeride, ben ve beş çocuğum dışarıda.”
Kara mizahın, acı mizahın alası buydu...
Merhamet Hanım devam ediyordu:
Biz otuz yıldan beri bayrak satarız... Parti mitingleri bizim işyerimizdir. Bugün kazanıp ertesi gün yeriz.”

***

Merhamet Hanım’ın ağzı da laf yapıyor, mantığı da sağlam:
Geçenlerde Kazlıçeşme’deki AK Parti mitinginde kocam bayrak sattı.
Türk bayrağı... O zaman kimse sesini çıkarmadı, şimdi yine Türk bayrağı sattı içeride...

***

Merhamet Hanım, günceli de izliyordu:
Bu olay yıllar sonra, Türk bayrağı satanı bile tutukladılar, diye...
Hele hele örgüt iddiası!

***

Merhamet Hanım neredeydi?
Adalet sarayının önünde...
Yakıştı mı?
Bize kalırsa da tam uygun!
Yakıştıramıyorsanız, bu da “Merhamet Hanım”ın günahı değil!
Ya kimin?
Palacı”ya sorun.

Hiç yorum yok: