Cuma, Ocak 21, 2011

Çürümüşlük Düzeni...

Herkesin bu çürümüşlükten sorumlu olduğunu bilmesi lazım...

Öyle yok ben bu partiye oy verdim öbürüne vermedim gibi bahanelere gerek yok.

Çünkü; toplum, siyaset, devlet adamlığı öyle bir hale getirildi ki, baya zaman aldı. Siz 50 yıl deyin ben 70 yıl... Farketmez...

Çünkü, bu adamlardan her zaman vardı. Mesele, bu adamların varlığı değil, bu adamları halkın el üstünde tutup tutmamasıydı.

Alınmaca gücenmece yok...

Bakın; mantıklı olup olmadığı konusu hiç tartışılmadan, "Ezan Türkçe okunmalıdır, insan ibadetini kendi dilinde yapmalıdır ki Dinini öğrensin" diyen dinsiz ilan edildi. İlk seçimde sandığın dibine gömüldü...

"Bu ülkenin toprakları, işleyen köylülerin olmalıdır, bu nedenle toprak reformuna gerek vardır" diyenler komünist ilan edildi. Kimisi hapsi boyladı. Çoğu, ömrünü verdikleri mesleklerinden alındı.

Diğer taraftan "Odunu koysam onu bile milletvekili seçtiririm" zihniyeti iktidar yapıldı.

Faili meçhullerin araştırılmasını isteyenler "darbeci", üzerini kapatmak için komisyon kurulmasını red edenler "demokrat" oldu...

12 Eylül yasaklarının devam etmesi için 1987 referandumunda HAYIR diye yırtınan Özal "ilerici", bu ülkenin en değerli şirketlerini peşkeş çektirmem diyen Baykal "gerici" yapıldı.

Anlayacağınız, halkı eşşek yerine koyup, odunu seçtirmeye kalkanlar, 3-5 yılda kendi çevrelerinin tamamını zengin edenler, kendin pişir kendin ye gibi "kendi anayasanı kendin yap" gibi saçmalıklarla mülletin aklı ile dalga geçenler halkçı olurken,

Feodal toplumu reddedenler elitist diye aşağılandı.

Sizce kim halkı aşağılıyor acaba...

Bu ülkede ne olacağını da söyleyeyim size; yarın bir gün yanlışlıkla gerçek bir halkçı iktidar gelirse başa, 20-30 yılda ancak temizlenecek bu çürümüşlükle başa çıkmak için alacağı ekonomik ve sosyal önlemler olacak.

Mesela, rantın önünü kesmeye kalkacak... Arazi yağmacılarının, belediye meclis üyelerinin canı yanacak...

Rüşvetin önünü kesmeye kalkacak, kamudaki pisliklerin canı yanacak...

Kayıt dışılıkla mücadele edilecek, kayıt içi kalınca vergi vermek zorunda kalanların canı yanacak.

Gecekondulaşma ile mücadele edilecek, halkın canı yanacak...

Dersane imparatorluğuna dur denecek, dersanecilerin canı yanacak...

VE!!! İlk seçimde yine çürümüş düzene devam denecek...

Çünkü biz bunu istiyoruz...

Arada, elbet bu çürümüşlüğe isyan edenler çıkacak.. Ama onlar da okumuş adamlar olduğu için yine ELİTİSTler iş başında diye başlıklar atılacak.

O nedenle, yine mevcut dandik eğitim müfredatı ile devam edilerek kültürsüzleşme operasyonu hızla ilerleyecek. Bu da marifetmiş gibi sunulacak...

O nedenle, Yılmaz Özdil' in 21 Ocak 2011 tarihinde yayınlanan yazısı anlamlıdır.

Ne diyordu o yazıda, "anlayana davul zurna saz, anlamayana sazı soksan az"

Keyifli günler dilerim...

Hiç yorum yok: