Pazartesi, Ağustos 26, 2013

Azarlanmadan Yaşamanın Keyfini Çıkartın - Mehmet Yılmaz

Aslına bakarsanız biz Türkler olarak bu vesileyle biraz rahatladık.
Başbakanımızın öfkeyi bir hitabet biçimi olarak benimsemesinden mustariptik.
Sürekli azarlanan, kafasına kakılan çocuklar gibiydik, ama özellikle son bir aydır biraz kafamızı dinleyebilmemiz mümkün oldu, “babamız” kafayı Sisi’ye, Birleşmiş Milletler’e, İslam İşbirliği Teşkilatı’na taktı, şimdi onları azarlıyor.
Bunun keyfini sürmemiz gerekir diye düşünüyorum, bugün-yarın yine bizleri azarlamaya karar verene kadar tadını çıkaralım!
Başbakan önceki gün bir kez daha şöyle seslendi:
"Ey Birleşmiş Milletler,
ne işe yararsın?
"
Adı Birleşmiş, soyadı
Milletler olan bir gerçek kişiden söz etmiyor.
Hepimizin bildiği gibi bu uluslararası bir kuruluş, bir tüzel kişilik, gerçek kişilik değil.
Dolayısıyla birisi kendisine “eyyy” diye seslenince yanıt verebilmesine olanak yok.
Evet, o tüzel kişiliği temsil eden bir genel sekreter ve uluslararası meslek memurları var ama onların da bu hitabı yanıtlayabilmeleri mümkün değil, çünkü üzerlerine alınmazlar.
Başbakanımızın yönettiği ülke, bu uluslararası kuruluşun eşit ortaklarından biridir.
Normal olarak üyeler, yolunda gitmediğini düşündükleri uluslararası meseleler için üyesi oldukları bu kuruluşları harekete geçirebilirler.
Mesela toplantıya çağırabilirler, bir karar metninin oylanmasını isteyebilirler vs.
Ama bunu yapmıyor.
Aynı durum İslam İşbirliği Teşkilatı için, İslam Konferansı için de geçerli.
Onları da toplantıya çağırmıyor ama tüzel kişiliklere veryansın etmeye devam ediyor.
Yel değirmenlerine
karşı tam teçhizat
saldırıya geçmiş bir
Don Kişot edasında, yanında Sanço Panço’su da var, ama yel değirmenleri bunu anlayamıyorlar
doğal olarak.
Bu durumdan şikâyet etmeyelim.
Elbette uluslararası camiada “yeni bir birleşmiş milletler kurulur” sözü tebessümle karşılanıyordur, dalga geçen bile vardır ama biz bu durumun tadını çıkaralım.
Hayat kısa, değmez bir kıza!

Hiç yorum yok: