Cuma, Kasım 26, 2010

Demokrasi Budur - Mehmet Yılmaz

Ya Lübnanlılar gerçek zannettilerse?

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan’ın Kuvaşra Köyü mitingi çok başarılı geçmiş. Heyecanlı bir kalabalık, kalabalıkları harekete geçirmeyi bilen ve konuşmayı çok seven bir siyasi lider. Normal bir sonuç yani!

Tuhaflığı köyün Türkiye’de değil, Lübnan’da olması.Başka memleketlere gittiklerinde meydan mitingi yapan başka siyasi lider dünyada var mıdır, bilemiyorum.Ama varsa bile orada yapacağı konuşmanın genel çerçevesi iki halkın dostluğundan ve iyi dileklerden öteye geçmemiştir, buna eminim.Başbakan ise misafir olduğu bir ülkede, o ülkenin sorunlu olduğu bir komşusuna ver yansın etti.O ülkenin aslında iki sorunlu komşusu var, ellerini bir türlü oradan çekmeyi bilmiyorlar, ama Başbakan onlardan birini seviyor, öbürünü sevmiyor.

Onun için İsrail’e yükleniyor, Suriye’nin adını ağzına almıyor. Fakat ne yazık ki söyledikleri hiçbir işe yaramayacak, sadece dinleyenleri bir an için mutlu etmeye yetecek şeyler.Hadi biz alışkınız ama gariban Lübnanlılar “kanları yerde kalmayacak, katillerden hesap soracağız” dendiğinde bunu gerçekten yapabileceğinizi zannedebilirler.

Başbakan bunları Mavi Marmara gemisine yönelik korsanca saldırıdan sonra da söylemişti, hâlâ bir gelişme de elde edebilmiş değil.Ortada bırakın hesap vermeyi, özür dileyen bile yok.Acaba bunun nedeni diplomasi ile halledilebilecek bir sorunu ısrarla meydanlara taşımak istemesinden mi kaynaklanıyor?

‘Demokratlıkları’ buraya kadar!

NOBEL Ödüllü yazar Naipaul’un, koparılan gürültü nedeniyle Türkiye’ye gelmekten vazgeçmesi haklı olarak “gerçek demokratlar” tarafından eleştiriliyor.

Ama bizim bu ülkede çok alıştığımız bir durum bu.Memleketimizin “dincileri” bu işte çok ustalar.Beğenmedikleri bir şey mi söylediniz, hoşlarına gitmeyen bir fikir mi açıkladınız? Linç edilmeye hazır olmalısınız. Böyle bir şeye cesaret ettiğinizde önce içlerinden biri bir yazı yazar. Ne söylemeye çalıştığınızla ilgilenmez, aradan bir cümle çeker, veryansın eder. Bu işaret fişeğidir zaten. O işareti aldılar mı hep birlikte saldırıya geçerler.

Bir de bakmışsınız her gün sizden söz eden yazılar çıkıyor, gazetelere manşetler atılıyor.Naipaul da bundan kurtulamadı.

Çünkü bu tipler ağızlarından “demokrasi” sözünü hiç düşürmezler ama asıl istedikleri sadece kendi fikirlerinin seslendirilebilmesidir. Başka fikirlere tahammülleri yoktur, ellerinde de “dini inanışlara saldırdın” gibi sihirli bir silah vardır, derdinizi kimseye anlatamazsınız.

İktidardaki uzantısı da doğal olarak onlardan farklı değildir.Ve isimlerinin başında “aydın” sıfatı taşıyanların bir bölümü daha hâlâ bu ideolojinin memlekete demokrasi getirebileceğine inanıyorlar!

Hiç yorum yok: