Salı, Kasım 30, 2010

Ey Özgürlük

Mehmet Yakup Yılmaz, benim bir türlü doğru cümleleri seçerek anlatamadığım başörtüsü sorununu ifade etmiş. O da benim gibi üniversitelere gidenlerin kılık kıyafetine karışılmasını saçma bulanlardan. Eline sağlık, doğru saptama ve doğru sorular. Mantık ve pragmatizmin çatışması mı yoksa sadece?

------------ALINTI----------

Bugün “Başı örtülülere destek vermiyorlar” diye eleştirilen kadınlar, kendi kişisel özgürlükleri için ciddi mücadeleler verdiler. Belki bu arada annelerinden, babalarından, ağabeylerinden, küçük erkek kardeşlerinden dayak bile yediler!

Şimdi bugün geldiğimiz noktada bütün bunların geriye sarıldığını görmeleri ve bundan endişeye kapılmalarından daha doğal ne olabilir?

“Kadın özgürlüğü, kadın hakları” denilince bu kadınlar başka şeyler anlıyorlar: Eşit işe eşit ücret, kadına yönelik şiddet ile mücadele, eşit temsil hakkı, kendi vücudunun sahibi olmak, toplumsal cinsiyetçilikle mücadele ve benzerleri.

Bunlar evrensel kadın talepleri ve bugünün Türkiye’sinde kadın hakları mücadelesi de bu zeminde veriliyor. Onlara “Başını örten kadın özgürleşir” önermesini kabul ettirmek o kadar kolay değil, çünkü bu öneri inandırıcı değil. Kendi vücudunun sahibi olamayan, sokağa çıkabilmek için belli bir şekilde giyinmek zorunda olan, “Kadının yeri evidir, çocuğunun yanıdır” diye baskı altına alınan bir kadın nasıl “özgür” diye tanımlanabilir?

Ve kadınlar ile erkeklerin eşit olmadıklarının altını çizmeye yarayan bir aksesuvar, nasıl “kadın özgürlüğünün sembolü” olabilir?

--------ALINTI SONU----------

Hiç yorum yok: