Cumartesi, Kasım 27, 2010

Yiğit Bulut'a e-posta

Sayın Bulut,

27 Kasım 2010 tarihindeki köşe yazınızı ( http://www.haberturk.com/yazarlar/575414-emperyal-turkiyenin-dogusu-ve-lubnan-notlari ) bu sözlerle bitirmişsiniz; YAŞASIN TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE.

Tam Bağımsız Büyük Türkiye olgusu 1947 yılında sona ermişti hatırlarsanız, son sekiz yılda ise ne yazık ki yarı bağımsızlığımız bile kalmadı. Göbeğimizden, sıcak paraya, NATO’ ya, ABD’ ye ve dolaylı olarak İsrail’ e bağımlı durumdayız. Ve bu gerçeği, siz veya sizin gibi yazarların yapacağı hiç bir yandaş tavır değiştirmeyecek. Aslında benden çok siz biliyorsunuz gerçeği ama sizin neye dayanarak bu tür yazılar yazdığınız sizin bileceğiniz iş. Bize sadece size kızmak ve kırılmak düşer.

Sinirimden köpürüyorum, çünkü bu yazı sizinle benim armada kalacak. Siz bunu yayınlamayacaksınız ve daha acısı benim söylediklerimin doğru olduğunu bilmenize rağmen AKP’ nin yandaşlığını yapmaya, yani görevinizi yapmaya devam edeceksiniz. Yoksa, buğdayını ABD’ den, domates tohumunu İSrail’ den almak zorunda bırakılan bir milletin evladı göz gore gore yalan söyleyerek YAŞASIN TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE Erdoğan ile gerçekleşti diyemez. Derse ancak YANDAŞ olmakla itham edilir ve jöleli çocuk olarak arşivlerde çürür.

Son not, Cengiz Çandar ağabeyiniz Lizbon notları aktarırken Abdullah Gül’ ün ve Ahmet Davutoğlu’ nun büyük bir zevkle “NATO toplantısında sadece Türkiye konuşuldu, biz olmasak toplantılar on dakikada biter” dediklerini belirtmiş. NATO, ve diğer ülkeler bizimle resmen kafa bulurken, bizim sözde Cumhurbaşkanımız ve Dışişleri Bakanımız şamar oğlanı gibi hala gülebiliyor. Utanın ve bir zamanlar TAM BAĞIMSIZ olan ülkemi rahat bırakın…

Ne saygılarımla, ne de sevgilerimle….

Hiç yorum yok: