Cuma, Nisan 05, 2013

Ricat Borusu da Çalındı mı Acaba? - Mehmet Yılmaz

ŞIRNAK'ın Uludere ilçesinde meydana gelen olayları televizyon haberlerinden izlerken Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın sözlerini hatırladım.


Başbakan, sınır dışına çıkması söz konusu olan PKK'lıların "ancak silahlarını gömerek ya da mağaralara bırakarak" gitmeleri halinde güvenlik güçlerinin müdahale etmeyeceğini söylemişti.

Elinde silahıyla gezene güvenlik güçlerinin müdahale etmek zorunda olduğundan bahsetmişti.

Tam olarak kıyaslanabilir mi bilmiyorum ama bir "geri çekilme" vakası Uludere'de yaşandı.

Kuzey Irak'tan katır sırtına bağlanmış variller ile mazot getiren kaçakçılar, güvenlik güçleri tarafından fark edildiler.

Nasıl fark edilmesinler ki, toplam 120 katırdan oluşan bir kervandan söz ediyoruz! Güvenlik güçlerinin kaçakçılara müdahale etmek istemesi üzerine köy ahalisi de ayaklanmış, Uludere yolunu kesmişti.

Kaçakçılar ile barış sürecini devlet adına Şırnak vali yardımcısı ve sınır tümen komutanı yürüttü.

Sürecin "akil adamları" da Şırnak İl Genel Meclisi'nin BDP'li üyeleriydi. Gönül liberallerden de bu listeye katmayı isterdi, ama oralarda bunlardan bulmak zor biliyorsunuz.

Her neyse, sürecin sonunda askerlerin bir bölümü helikopterlerle, bir bölümü de normal araçlarla, kimisi de yürüyerek geri çekildiler.

Bunun üzerine kaçakçılar yükleriyle birlikte köylerine döndüler, her biri 65 litre kaçak mazot alan varillerini evlerine taşıdılar. Artık bunu sonra nasıl satarlar, kaç paraya satarlar, benim sorunum değil.

Başbakan'ın söylediği sözlere geri dönecek olursak, güvenlik güçlerinin "bazı durumlarda" suçu ve suçluyu görmemek için geri çekilebildiğini böylece görmüş bulunuyoruz.

Bir de şu soru kaldı aklımda tabii: Dünyanın başka ülkelerinde de sınırı korumakla görevli bir ordu, kaçakçıları yakalamamak için ricat etmek zorunda bırakıldı mı hiç?

Hiç yorum yok: