Cuma, Şubat 28, 2014

Yatacak Yerimiz Yok Bizim - Ahmet Hakan

DENİZ Baykal'ın o malum "kaset"i internete düşmüş, Akit adlı gazetenin internet sitesinde büyük bir harala gürele ile yayınlanmıştı.
Ben o zaman...
Şu iki şeyin altını çizmiştim:

BİR: Deniz Baykal'ın özel alanına kamera yerleştirilmesi, dört dörtlük bir alçaklıktır. Bu alçaklığı yapanlara lanet olsun.

İKİ: Ancak yapılan ne denli büyük bir alçaklık olursa olsun... Bu kaset yok sayılamaz. Baykal istifa etmelidir.

Ortada...
Akçalı bir iş yoktu. Hırsızlık yoktu. Rüşvet yoktu. "Çıkar elde etme" yoktu. Pazarlık yoktu. "Kamu malı" yoktu.
"Para pul" yoktu.

Peki ne vardı?
Bir siyasetçi için kabul edilemez bir "görüntü" vardı.
O "görüntü" ortaya çıktıktan sonra o makamda kalınamazdı.

Başta ben olmak üzere...
Onlarca köşe yazarı Deniz Baykal'ı istifaya davet ettik.
Neden?
"Kaset" yüzünden.
¦ O "kaset'in alçakça yöntemlerle elde edildiğini bildiğimiz halde bunu yaptık.
¦ O "kaset' in Baykal'ın özeliyle ilgili olduğunu bildiğimiz halde buııu yaptık.
¦ O "kaset' te kamu malına el uzatmak türünden toplumu ilgilendiren bir durum olmadığı halde bunu yaptık.
Deniz Baykal da çağnya karşılık verdi.
Gereğini yaptı.
"Montaj" sözünün arkasına saklanmadı.
"Paralel" yapı" demedi.
"Alçaklığa prim vermem" demedi. "Bu benim özelim" demedi.
Bastı istifayı, ödedi bedelini.

Baykal'ın kasedi karşısında "şahin" kesilen, "derhal istifa etmeli, başka çare yok" diyen, cesur ve korkusuzca hareket eden bizler...

Şimdi Başbakan'ın kasedi" karşısında...

¦ "İstifa" kelimesini aklımızın ucundan bile geçiremiyoruz ya...
¦ Kekeleyip duruluyoruz ya...
¦ Mırın kırın edip duruyoruz ya...
¦ "Doğru mu değil mi tam olarak bilmiyoruz" diye yazıp çiziyoruz ya...

Bu da bizim büyük ayıbımızdır.
Yatacak yerimiz yok bizim.

Hiç yorum yok: