Cuma, Şubat 01, 2013

Yeter, Gerçekten Yeter

Bugün, ülke büyük dış borç stoğu ile büyümenin sıkıntılarına gebe bir halde.


Bugün, sıradan vatandaşların adalete güvenemediği (eskiden de pek yoktu ama şimdi iyice) bir haldeyiz.

Bugün, eğitim neredeyse senede iki kez değiştirilen müfredat, sınav sitemleri ve iç yönetmeliklerle berbat halde.

Bugün, her ilde üniversite manyaklığının sonucunda niteliksiz iş gücü fazlası ile karşı karşıyayız.

Bugün, dış politikada monşerlerden alaylılara geçişin sancılarını yaşıyoruz, yönümüz ve sonumuz belirsiz.

Bugün, Ankara Belediye başkanı 1994’te devir aldığı raylı sisteme 1 durak daha ilave edememesine rağmen, EGO’yu batırmasına, peşin topladığı doğalgaz bedellerini BOTAŞ’a ödemediğinden neredeyse BOTAŞ’ın batmasına sebep olacakken, sadece şatafatlı yollar ve peşkeş çekilmiş araziler karşılığında 19 yıldır iktidarda ve hala başkalarına laf yetiştirebiliyor.

Bugün, Kadir Topbaş beni İstanbul’dan kaçıran icraatlara sebep olmamış gibi, metrobüsü önce yüz yılın projesi diye kakalayıp, tanesi 1.3 mio EUR’ya körüklü otobüs alıp ve şimdi de utanmadan “aslında bu işin doğru çözümü raylı sistemdir” özdeyişini söyleyebiliyor.

Bugün, Deniz Feneri davası rezaleti yaşanabiliyor.

Bugün, sadece muhalefet olduğu için Belediyelere keyfi baskınlar, gözaltılar ve tutuklamalar gerçekleştirilebiliyor.

Bugün, gazeteciler, bilim adamları sebepsiz yıllarca içeride tutulabiliyor.

Ve siz,

Bunca sorun, dert ve kaygı arasında Türklük kavramı, Ulusalcılık kavramı ile günü kurtarınız.

Hocam, sapına kadar solcuyum. En sağlamından, belki binlerce kitap okuyarak teorik solcu olmadım ama, pratikte solculara layık yaşarım. Emeğe, çevreye, insana, sanata, bilime, akla saygım sonsuz. Hiç kimseyi ötekileştirmedim, ötekileştirmem. Memleket dayanışma derneklerini, yurt içinde yurt dışında dini veya etnik temel üzerine kurulmuş vakıf, dernek ve partileri sevmem. İnsanların, seçemediği coğrafyada doğmasının doğal sonucu olan etnik ve dini kimliği nedeniyle negatif veya pozitif ayrımcılığa uğramasından nefret ederim. Asıl olanın akıl ve insanlık olduğuna inanırım. İnsanların bu iki kutsalı ile kandırılmasına dayanamam (aslında artık gülüp dalgamı geçiyorum, muamele layıktır diye).


Ama siz, sadece ırkı temsil eden Kürt kavramını yüceltirken, bir ulusu temsil eden, bütün dünyanın bizi tanımlarken kullandığı, Mesut Özil’in Alman olması gibi, Arnold’un Amerikalı olması gibi, Zinane’ın Fransız olması gibi, Türk kavramını faşistlikle eşdeğer kılmak için sabırsızlanıyormuşsunuz. Gidin, Orta Anadolu’nun muhafazakar şehirlerine, çocuklarını Kürtlerle, Çingenelerle korkutan, ramazan da oruç tutmayanı dışlayan faşistleri görün lütfen. Ve emin olun, bu insanlar MHP’den çok AKP’ye oy veriyorlar. Öncesinde Refah’a, daha önce DYP’ye, daha önce de ANAP’a oy vermişlerdi. Şimdi, CHP seçmeni olarak ben, faşist oldum öyle mi?

Ulusalcıyım kardeşim, bu ulusu bu ülkeyi seviyorum, ülkeme birilerinin patriotlarının dikilmesini, radarının konulmasını istemiyorum. Komşularımla ticaret yapmak, iyi geçinmek istiyorum. Savaş çığırtkanı olmak istemiyorum. Ne Budist, ne Şaman, ne Hristiyan, ne Yahudi, ne de güneşe tapan kökten dincilerin, dünya ve ülkelerinin siyasetinde etkin olmasını istemiyorum.

Ulusalcıyım, vatanseverim, solcuyum. Nazım Hikmet okur, Ahmet Kaya dinlerim. Köküm nereden geliyor bilmedim, araştırmak da istemiyorum, bu ülkenin vatandaşı olduğum için Türk olmaktan gurur duyuyorum. Bu ülkedeki tüm Kürtlerin de Kürt oldukları kadar Türk olmaktan gurur duydukları günleri özlüyorum.

Size melankolik hayatınızda mutluluklar dilerim. Ama benim gerçeklerim bunlardır.

Hiç yorum yok: