Perşembe, Ağustos 14, 2014

ABD Tatili Gezi Notları 4 - İkinci Gün (Las Vegas)

15 Nisan 2014 - Salı

Bir gün önce geç yatmış bile olsak, günü verimli geçirmek adına erkenden kalktık.

Kapı girişine 15 feet yakın alanlarda dahi sigara içmenin yasak olduğu Sturbacks'ta kısa bir kahvaltıdan sonra, tatil boyunca giyeceğimiz yazlık kıyafetler ile alınacak diğer hediyeleri bulmak için şehrin güneyindeki bir outlet alışveriş merkezine daldık. 1-2 saat içerisinde bu gerekli ama zaman kaybettirici faaliyetin akabinde kendimizi Las Vegas sokaklarına atma vakti gelmişti. Öncesinde, ABD'de kullanmak için bir internet paketi satın almamız gerekiyordu. Zorlukla da olsa, Özbek birisinin işlettiği bir telefon bayisi bulduk ve 4 GB'lık bir hatta 80 dolar ödeyerek internet sorunumuzu çözdük. Aslında çözdüğümüzü düşündük. Dünyanın önde gelen operatörlerinden AT&T resmen bir çöp oldu elimizde. Seyahatimizin en can alıcı yerlerinde 3G'ye ulaşamamak facia idi. Ne yazık ki, navigasyonumuz da yol tarifleri için internet bağlantısına ihtiyaç duyduğundan, zaman zaman sorun da yaşadık. Meğerse, büyük bölümü yerleşimin olmadığı çöllerden oluşan bu bölgede, AT&T müşterilerine doğru düzgün hizmet vermemeyi tercih etmiş. Sonradan öğrendiğimiz üzere Verizon bu konuda doğru seçenekmiş.

Her Şey Bir Dolar İçin
Resmin Çekildiği Nokta İçin Tıklayın
Her şeyin eğlence, ihtişam ve büyüklük üzerine kurulduğu bu şehirde zamanın ne kadar hızlı aktığını anlatabilmek pek mümkün değil. Şehrin en önemli eğlence merkezi, tanınmış otellerin de bulunduğu Strip. Bu cadde sınırsız eğlence imkanının yanı sıra, sıra dışı insan profillerinin de bulunduğu bir sosyolojik deney sahası gibi. Sokakta ellerinde bira ve bizim pek anlam veremediğimiz, yaklaşık yarım metre boyundaki kokteyl bardaklarıyla dolaşan her yaştan insanın bulunduğu bu caddede, turistleri kumarhanelerine çekebilmek için yarı çıplak kızlara da sıkça rastalayabilirsiniz. Öznur'un da ısrarıyla fotoğraf çektirme çabamız da, yanda göreceğiniz üzere kızların "ya 1 dolar verirsin, ya da kumarhanemizde oyun oynarsın" resti ile son buldu.

Eyfel Kulesi






Strip üzerindeki otellerin en dikkat çekici özelliği, dünyanın ünlü merkezlerinin replikalarından oluşuyor olması sanırım. Aynı caddede, Eyfel Kulesini, Özgürlük Heykelini, Venedik Kanallarını, Mısır Piramitlerini, Şanzelize Bulvarındaki Zafer Takı'nı görebilirsiniz.






Yine aynı cadde üzerinde göreceğiniz bir başka otel ise Bellagio... Gerek dış mimarisi, gerek kumarhanesi, gerek lobisi ve illaki caddeye bakan büyük havuzundaki su ve ışık gösterisi ile Las Vegas'ın en göz alıcı eseri olarak tanımlanabilir. 

Bellagio
Otelin önünde göreceğiniz havuzda her 15 dakikada bir gerçekleştirilen gösteriyi seyretmekten kendinizi alamayacağınız kesin. Çeşitli klasikleşmiş parçalarla son derece uyumlu su ve ışık gösterisini youtube'da da bulabilirsiniz ama emin olun hiç bir video canlı seyretmek kadar keyif vermeyecektir.

Bellagio Gölü


















Las Vegas'ın tüm ünlü otellerinde Cirque Du Soleil'in bir gösterisi var. The Mirage'da "The Beastles Love", New York-New York'da "Zumanity", Luxor'da "Beleive", Aria'da "Zarkana", MGM Grand'da "KA", Bellagio'da "O", Mandalay Bay'da "Michael Jackson's One" ve The Treasure Island'da "Mystere" adında, her biri ayrı bir tema içeren performanslar sergileniyor. Biz saati ve günü uygun olması nedeniyle Mystere'yi tercih etmiştik. Her ne kadar ne ile karşılacağımızı bilmesek de, daha önce Cirque Du Soleil'i canlı seyredenlerden aldığımız bilgilere göre çok eğlenceli olacaktı.

The Treasure Island'daki gösterinin öncesinde, Tripadvisor sayesinde daha önceden belirlediğimiz Wabo Cabo adındaki Meksika lokantasında güzel bir akşam yemeğini yedikten sonra, gösterinin yapılacağı otele kadar yürüdük. Gördüğümüz ilk şey salonun giriş kapısına kadar kumarhanenin sonuna kadar uzayan bir kuyruktu. Elinde bileti olan ve oturacağı yer garantili insanların neden 45 dakika kaladan itibaren ayakta sıra beklediğini anlamaz halde, bir miktar kumarhaneyi dolaşarak ve bir yerlerde oturarak sıranın bitmesini bekledik. Kişi başı 90 Dolar değerindeki bu gösterinin sonunda aklımızda kalanlar; muhteşem bir performans, ara vermeksizin süren aksiyon, müthiş parodiler, inanılmaz kostümler, gösteri ile son derece uyumlu canlı müzik ve vokaller. Ama her şeyden öte, insanın ağzını hayretle açık bırakan sahne. Bir otelin neden bu kadar büyük salonu olur sorusunun cevabını, haftanın dört günü, günde iki seans kapalı gişe sahnelenmesi ile almıştık ama, bir sahne nasıl havalanabilir ve yere dikey hale gelebilir, nasıl yer değiştirir, 10-15 metrelik dev hidrolik pistonlar nasıl bu kadar kıvrak ve hızlı kullanılabilir, bu kadar büyük mekanik sistemler nasıl kurulur sorusu hala yanıtsız. Kısacası, 90 dolar verdik diye üzülmeyeceğiniz müthiş bir gece geçireceğiniz garanti.
Saat 23 gibi gösteri bittiğinde, yine strip üzerinden yürüyerek otele döndük. Las Vegas'a kadar gelmişken kumar oynamadan dönülmeyeceğine göre, bir yerden başlamamız gerekiyordu. Tatil öncesinde kendime 250 Dolar limit koymuştum. Tüm kumar harcaması 250 Doları aşmayacaktı. Her ne kadar neredeyse her oyunun (rulet ve barbut hariç) nasıl oynandığını bilsem de, o geceyi masaları seyrederek geçirip, işin raconunu öğrenmekle geçirmeyi planlamıştım. Öznur tüm günün yorgunluğu ile yattıktan sonra, Monte Carlo'nun Strip'teki diğer otellere nazaran kötü sayılabilecek kumarhanesine yollandım.
Las Vegas'ın kumarhanelerinde dikkatimizi çeken bazı küçük detaylardan bahsetmek isterim. Birincisi ve en önemlisi, irili-ufaklı, lüks-orta halli demeden her yer dolu. Binlerce insan aynı anda kumar oynuyor. İkinci olarak, kollu makine de denilen, bir çeşit bilgisayarla yönetilen ve son derece sıkıcı oyuncaklarda kumar oynanma oranının diğer klasik oyunlara göre daha yüksek olması. Bu oyunlar için o kadar yol tepip Las Vegas'a gelen ve neredeyse tuvalete gitmeden aynı makinede, aralıksız bir düğmeye basarak 5-6 saat tüketen insanlar var ki bence saçmalık. Üçüncüsü, masalarda kumar oynayanların devamlı sohbet etme ihtiyacı duyması ve benim nazarımda bu insanların doğdukları günden bugüne kadar kumar oynadıkları izlenimi vermeleri. Dördüncüsü, güzel, çirkin, beyaz, siyah, çekik gözlü, iri, çok iri, daha da iri, cılız, seksi, itici, sıkıcı, konuşkan, somurtgan her cinsten krupiyelerin varlığı ve bu kuripiyelerin müthiş hızlı elleri ve hesaplama yetenekleri. Ve krupiye-müşteri arasındaki sıcak ilişkilerin varlığı kadar, hiç esnemeyen enteresan kat-i kurallar. Mesela masada sigara içebilir, küfür edebilir, telefonunuzla oynayabilirsiniz, ama kesinlikle telefonla konuşamazsınız, krupiyenin ve diğer oyuncuların kağıtlarına dokunamazsınız, koyduğunuz fişi geri alamazsınız ve sorun çıkartamazsınız. Sorun çıkarsa yöneticiler hemen geliyor ve kimin haklı olup olmadığına bakmaksızın önce krupiye değişiyor, sorun devam ediyorsa oyuncu kalkıyor.
Las Vegas kumarhanelerinde vakit geçirmek için ufak bir tavsiye; rahat olun, kasmayın. Oyunu bilip, bilmemeniz, ingilizcenizin durumu, paranızın ne kadar olduğu hepsi hikaye. Hastalık derecesinde kumar tutkunu olanlar hariç geri kalan herkes eğleniyor ve her zaman kasa kazanıyor. Sizin kazancınız güzel geçen vakit.
Benim gibi bir Texas Hold'em sever için bir krupiyenin kağıt dağıttığı ve karşısındaki beş oyuncunun ayrı ayrı kendisi ile oyun oynadığı masalar çok itici geldi. Gerçek bir Hold'em masasına oturmak istiyordum ama o masalar için ayrı odalar var idi. İçerisi çok kalabalık olmasına karşın benim bütçemin üzerinde olmalıydı. Yanıldığımı son gün anlayacaktım.
Bunun üzerine Hold'em'den sonraki eğlenceli tek oyun olan 21'i denemek için 40 dolarlık fiş aldım. Çoğu otelde masada söylenen içkiler ücretsiz iken, Monte Carlo'da ne içersen 4 Dolar olarak fikslenmişti. Bir bira ve sigara ile black jack gayet keyifli ve kazançlı geçti. 2 saatlik bir oyun sonrasında 80 dolarlık fiş ile kalkarak yatmaya gittim. Erken başlayan gün, sabahın erken saatlerinde sona erdi. 

Hiç yorum yok: