Cuma, Ağustos 15, 2014

ABD Tatili Gezi Notları 8 - Altıncı Gün (Los Angeles - Cambria - Route 1)

19 Nisan 2014 Cumartesi

Los Angeles yeter..

Daha önce de belirttiğim gibi, bence çok fazla zaman harcanmasını gerektirmeyen Los Angeles'ta daha fazla kalmamak için otelden bir gün önce çıkış yaptık.

Plana göre sabah erken yola çıkarak, Los Angeles'taki son duraklarımız olan Japanese Garden ve Balboa Gölü ziyaret edilerek orada bir yerlerde kahvaltı yapılacak, sonrasında da her ne kadar haritalarda 8 saatte gidilir dense de, bence en az iki gün sürmesi gereken ağırlığı ünlü 1 numaralı otoyoldan, Pasifik kıyısındaki enfes manzaralar eşliğinde San Fransisco'ya ulaşılacak. Arada bir gece konaklayacağımız yer olarak, küçük bir kasaba olan Cambria tercih edilmişti.

Hemen baştan söyleyeyim; yol o kadar keyifli ki, bence mümkün olduğunca vakit ayırın. Mümkünse sıkça duraklayın, kasabaları gezin, deniz kıyısına inin. Yani kesinlikle transit bir geçiş yapmayın.

405 numaralı karayolundan kuzeye doğru yarım saatli bir yolculukla ulaştığımız Sepulveda Rekreasyon alanında yer alan Japon Bahçesine geldiğimizde kapalı olduğunu görünce bir miktar üzülmekle beraber, kıymetli zamanımızdan zorunlu bir tasarrufun keyfini çıkartmaya karar verdik. Aynı alandaki Balboa Gölüne ulaştığımızda saat daha 8:30 civarlarındaydı.

Şehrin içerisinde kocaman bir yeşil alan olan Sepulveda içerisinde sadece Balboa Gölü ve Japon Bahçesi bulunmuyor. Alanın büyük bölümü golf ve diğer sporlara ayrılmış durumda. Sabahın erken saati olmasına karşın, golf sahaları ve özellikle bizim bildiğimiz futbol sahaları dolu ve cıvıl cıvıldı.
Balboa Gölü
Arabamızı araçlar için ayrılan yere park ettikten sonra, 20-22 derece civarında nefis bir sabah güneşi ile göl etrafında, sakin sakin tur atmaya karar verdik.
Balboa Gölü

Güzel hava ve müthiş göl manzarası eşliğinde, balık tutan, piknik yapan, mangalını körükleyen, göl etrafında spor yapan her yaştan Los Angeles ahalisi
arasında sakin bir turu attıktan sonra kahvaltı yapmamız gerektiğini hatırlayarak tekrar yola koyulduk.

Kahvaltı için kendimiz bir şeyler getirseydik göl pikniğini yaşasaydık keşke ama tecrübesizlik işte.. Daha önce üzerinde düşündüğümüz ama olmazsa olmaz demediğimiz Cheesecake Factory'ye gitme fikri, acıkan karınlarımızın biraz daha guruldamasına ve biraz da hızlı hareket etmemizi sağladı.

Rotamız olan 101 numaralı otoyol üzerinden azcık saparak ulaşacağımız Topanga'daki bir AVM'de Cheesecake Factory olduğunu öğrenip, navigasyon kolaylığı ile 5 dakika içerisinde olay mahalline ulaştık (tşk; Tripadvisor, Samsung, Googlemaps, GPS etc)

Saat 10'u geçmiş olmasına rağmen Cheesecake Factory açık değildi. 11'de açılacak dediler. Biz de biraz dolaşalım diyerek AVM'ye girdik. Önce biraz Apple Store'da zaman geçirdikten sonra, şimdi ismini hatırlamadığım ama içerisinde kendimizi kaybettiğimiz söyleyebileceğim bir oyuncakçıya daldık. Sadece zeka oyun(cak)ları satan bu dükkanda, her yaşa uygun eğlenceli ama bir o kadar zor oyuncaklar bulabilirsiniz. Belki 45 dakika kadar içerideki oyuncaklarla ve bizimle beraber oradan oraya koşturan 2 yaşlarındaki bir bebekle oynayarak vakit geçirip, Çağan için bir kaç oyuncak aldık veeee...
Mission Completed.

San Buenaventura Halk Plajı
Açlık giderildi, cheesecake mideye indirildi. Cheescake için o kadar yol tepmeye değeceğini düşünmüyorum açıkçası. Bizim İstanbul Çavuşbaşı'ndaki kendisi de Amerikan göçmeni olan (ne kadar garip geldi değil mi) Maria'nin küçük dükkanındaki cheesecakeler çok daha güzeldi. Asıl orayı öneririm. Bilmeyenler için: Maria's Cheescake

Varalım biz yolumuza bakalım. Zaman zaman ünlü "1" ile beraber ilerleyen 101 numaralı karayolundan kuzey yönüne vurduk kendimizi. İlk durağımız San Buenaventura Halk Plajı. Susuz
luk giderme, plajda henüz daha 24-25 derece olmuş, zaman zaman serin olan havada denize giren çoluk çocukları seyretme, e-posta kontrol etme ve sigara içme molası sonrasında ise Santa Barbara'ya kadar durmadan devam etmek istiyoruz.

45 dakikalık kesintisiz bir yolculuk sonrasında Santa Barbara'ya ulaştık. Pasifik kıyısındaki 100 bine yakın nüfusa sahip bu şehrin bu kadar ünlü ve şirin olduğunu gitmeden önce bilmiyorduk. Sayfiye kasabası görünümündeki bu şehrin sokakları cıvıl cıvıl. Güzel evlerin ve lüks ve pahalı mekanların çokluğu dikkatimizi çekmişti ama otururken telefondan Santa Barbara'yı araştırdığımda, çok ünlü Hollywood yıldızlarının büyük kısmının yaşadığı/yaşamış olduğu şehir olması nedeniyle bu kadar bilinen bir yer olduğunu öğrendim.

Santa Barbara
Los Olivos



Santa Barbara'yı geride bırakarak San Fransisco hedefimize doğru tekrar yola koyulduk. Yolu bir miktar kısaltmak için 101'e tekrar bağlanmak üzere 154 numaralı otoyola girerek kıyıdan bir miktar uzaklaştık. Yol üzerinde üzüm bağlarını takip ederken, ani bir kararla gördüğüm bir kasabaya dalıverdim. Los Olivos adındaki küçük kasabaya daldım.







Altı üstü 1300 kadar bir nüfusa sahip olan ve üstüne üstlük California'nın sahil bölgesinden uzak sayılabilecek yüksek bir noktasında neden bu kadar araç ve insan var önce anlayamadık. Arabayı park edip, yürümeye başladığımızda şarap tadım evleri ve satış ofislerinin bu kalabalığı çektiğini anladık.


 Yine bizim gibi gelişmişliği inşaat yapmaya indirgemiş uluslar için olağan olmayan bir hususu bu küççük, bizim köy bile saymayacağımız kasabada da gördük. Her aracın yayalara yol veriyor olması, yayaların da yandaki resimde de göreceğiniz üzere boş yollarda dahi yaya geçidi dışında karşıdan karşıya geçmemeye dikkat ediyor olması, sinir bozucu derecedeki düzen ve kuralcılığa karşı bir kıskanma yaşamamıza neden oldu. İnsanın hemen bir iş bulup yerleşesi geliyor bu tür insana değer veren ülkelere.
Morro Bay Semt Pazarı


Cambria'da konaklayacağımız için ve hala 100 mile yakın bir yolumuz olduğu için, fazla kalmadan çıktık yola. tarihi Route 1 yerine daha hızlı olması için yine 101'den devam ettik. Santa Maria'yı pas geçtikten ve yaklaşık 1.5 saat aralıksız gittikten sonra Morro Bay'de yine mola verdik. Şehre girdiğimiz cadde üzerinde dikkatimizi çeken ama dağılmak üzere olan pazarda dolaşmaya karar verdik. Sebze, meyve dışında hediyelik eşya ve diğer hazır yiyeceklerin satıldığı pazar esnafı mallarını toplamaya başlamış olduğundan detaylı bir bilgi edinemedik. Ne yazık ki, Morro Bay hakkında önceden bilgi sahibi olmadığımız ve zaman sıkıntısı nedeniyle, kasabanın geri kalan kısmını gezemedik. Gezemediğimiz için de şehrin sembolü olan, Morro doğal limanının ucunda yer alan ve bir volkanik patlama sonucu oluşmuş Morro Kayasını göremeden ayrıldık.



Creekside Inn - Sigara İçme Köşesinden
Route 1 üzerinde kuzey yönünde bir 20 mil kadar daha yol aldıktan sonra günün hedefine Cambria'daki otelimize (Creekside Inn) ulaştık. Yine sigara içmenin otoparkın köşesindeki 2 m2'lik alan dışında her yerde yasak olduğu, yeşile saygılı bu otelin ormana bakan odasına yerleştik. Rahat bir yatak ve sessiz bir ortam dışında özelliği olmayan otele girerken, resepsiyondaki ablaya sabah erken ayrılacağımızı söyleyince, giderken anahtarı resepsiyon kapsındaki mumluğa bırakmamızın yeterli olacağını söyledi. Sıcak bir ortam yani.

Yerleşme ve biraz dinlenmeden sonra güneş batmadan Cambria sokaklarını dolaşmak için kendimizi dışarı attık. Ama, hem akşam üzeri olması, hem de Nisan ayında Los Angeles'a göre kuzeye çokça yol almış olmamızın etkisi ile tişörtten kazak+monta terfi etme vakti gelmişti. Kendimizi yola attık ve dolaşalım dedik ama, kendisi lisans eğitimini Şehir Bölge Planlama üzerine tanımlamış olan sevgili karım planlamadan, evlerin güzelliğinden, bahçelerden kendini alamadı. Bolca ev resmi çekti. Ama gerçekten, küçücük kasabalarda da, koca metropollerde de yaşadıkları evlerin güzel olması için insanlar çok çaba harcıyorlar ve bu yaşam kalitesini kesinlikle arttırıyor.
Cambria Evleri

Biraz daha turladıktan sonra, gün batımı için okyanus manzarası bulmaya gittik Ağırlık olmasın diye çokça para verip aldığımız DSLR makineyi evde bırakıp, Samsung ve Blackberry cep telefonu kamerasına kalınca gün batımı ancak aşağıdaki gibi kaydedilebiliyormuş. 

Resmin çekildiği nokta için tıklayın

Cambira da, diğer Pasifik kıyısı kasabaları gibi 1800'lü yılların ikinci yarısında yerleşimin arttığı bir kasaba. Aslında pek de güzel olmayan bir iki plajı dışında bir özelliği olmayan 7000 nüfuslu kasabanın ana geçim kaynağının turizm olması ilginç. Ama LA ile SF'nin tam orta noktasında bulunması ve sonrasında Monterey'e kadar doğru dürüst otel bulunmaması nedeniyle, bizim gibi bir çok gezgin burada konaklamayı uygun görüyor.

Soğuk iyice kendisini hissettirip hava da kararınca, akşam yemeği için önceden Tripadvisor'dan belirlediğimiz Main Street Grill'e gittik. Uygun fiyatla, kaliteli ve nefis ızgara keyfi için kesinlikle öneririz. Küçük kasaba dedik ama her hangi bir akşam yemeği için bile sıra beklemeniz gerekir. 

Ve yol yorgunu gezginler otele gider, giderken yanlarına aldıkları biraları bile içemeden uyuyup kalırlar.

Hiç yorum yok: