Çarşamba, Mayıs 22, 2013

Rüşvetçi ile buluşan bakan kimdi? - Mehmet Yılmaz

BU olay Türkiye'nin gündemine girdiğinde 2008 yılının ağustos ayındaydık.


Önce Metin Münir, Milliyet'teki köşesinde bu konuyu kamuoyunun dikkatine sundu. Ardından ona ben de katıldım. Metin Münir bununla ilgili bir yazı dizisi de yayımladı, ben de sanınm 10 a yakın yazı yazdım.

Bir sonuç alamadık, Metin Münir'in köşesinin elinden alınmasının dışında tabii! Önce olayı hatırlayalım: Siemens isimli Alman şirketinin dünyanın değişik ülkelerinde rüşvet dağıttığına ilişkin Almanya'da sürdürülen soruşturmada ortaya çok çarpıcı bir gerçek çıkmıştı.

Siemens, Türkiye'de de bazıları askeri olmak üzere kamu ihalelerine girmişti ve bu ihalelerde de rüşvet dağıtıldığı ileri sürülüyordu.

Siemens'in rüşvet ağının Türkiye ayağını Tonio Arcaini isimli bir İtalyan iş takipçisi yönetiyordu.

Arcaini, önemli bir ihale öncesinde Siemens Telekom Mali İşler Müdürü Michael Kutschenreuter ile bir Türk bakan arasında bir yemek organize etmişti.

Özel uçakla gelip dönen Mali İşler Müdürü, Almanya'daki rüşvet soruşturmasında verdiği ifadede iddiaları doğruluyor ve Siemens yöneticilerinin Türkiye'de gördükleri işbirliğinden memnun olduklarını söylüyordu! Siemens eski finans direktörünün 7 Aralık 2006 tarihinde Münih Savcılığı'na verdiği ifadeye göre Türkiye'de bir ihale almak için rüşvet verilmesi üst yönetimde kararlaştırılmıştı.

Türkiye'de askeri bir ihale söz konusuydu ve Kutschenreuter konuyla ilgili olarak İtalyan iş takipçisi aracılığıyla bir bakan ile de görüşüldüğünü söylüyordu.

Siemens, Amerikan Adalet Bakanlığı ile hakkında açılan davanın düşürülmesi için anlaşmış ve bunun için ABD'de 800 milyon dolar ceza ödemeyi kabul etmişti.

ABD Borsa Denetleme Kuruluşu, Siemens'in dünya çapında 4 bin 283 olayda toplam 1 milyar 400 milyon dolar rüşvet dağıttığını iddia ediyordu.

Şirket, Almanya'da sürmekte olan davada da rüşvet dağıttığı için 400 milyon Euro para cezasına çarptırılmıştı.

Olayı soruşturan Alman savcı, Türkiye isterse dava dosyasının ilgili bölümünün gönderilebileceğini de belirtmişti.

Böyle bir istek gelmedi tabii! Biliyorsunuz Türkiye'de bütün bu hırsızlıkları planlayan, koordine eden ve yakalanması riski ortaya çıkınca savcılan bile değiştirebilen bir "güç" var. Hani Deniz Feneri eski savcısının "damda gezer, miyav der" diye tanımladığı baş hırsız! Neyse, konumuz bu değil, bunu daha sonra tekrar hatırlatırım.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında söylediği sözler için kavga eden AP Sosyalist Grup Başkanı Swoboda'nın karısı, bu rüşvetçi şirketin üst yöneticilerinden biriymiş! Bunu Milliyet'te Mehmet Tezkan'ın yazısından öğrendim. CHP'nin bu konuda Başbakan aleyhine verdiği gensoru nedeniyle karısının afişe olmasından çekinen Swoboda meğerse Kılıçdaroğlu'na diş biliyormuş! Dünya ne kadar küçük! Bu da bir tür "kelebek etkisi" olmalı! Burada bir rüşvet soruşturması istiyorsun, çığlığı atan bir Brüksel sakini olabiliyor! Swoboda Bey'e buradan teşekkürlerimizi iletelim, bütün dünyada (Yunanistan dahil) Siemens rüşvetleri soruşturulurken, bir tek Türkiye'de üstünün örtüldüğünü bize bir kez daha hatırlatmış oldu.

Hiç yorum yok: