Cuma, Eylül 13, 2013

Dünyamda Yer Eden Köşe Yazarları

Eğlendiren - Düşündüren - Vay Be Dedirtenler

• Kanal 7 yıllarında üstünde sakil duran kıyafeti, itici gelen sakalları, sakin ses tonuyla dikkatimi çekmeyi başarmıştı. Şimdi ise, zaman zaman beni kızdıran gereksiz kıyaslamalarının yanı sıra, mümkün olduğunca ve yine gereksiz yere tarafsız olabilmek adına zorlamalı yorumlarıyla her gün okumam gereken yazarlar arasına girdi. Gündemin tam göbeğindeki olayları, konuları, kişileri tüy kadar hafif ama bir o kadar etkileyici bir şekilde yorumluyor ki, okumadan geçemiyorsunuz Ahmet Hakan’ı.
• İlk ne zaman okuduğumu hatırlamıyorum. Sabah gazetesinde yazıyordu. Sanırım, Türkiye’nin en çok okunan yazarı. Seveni çok, nefret edeni de. Yazdığı kitaplar kapış kapış gidiyor, imza gününde iki kilometre sıra oluyor. Var bir nedeni bu teveccühün. Kabul edin etmeyin, işlediği konunun hakkını veren derin araştırmaları (nadiren küçük kronolojik hatalar olsa da), araştırdığı konuları mizahi bir dille anlatımı, yüze tokat gibi çarpan finalleri, iki satır da yazsa, elli satırda hiç bitmesin hissi veren kurgusu muhteşem. En çok üzüldüğüm, İzmir, Cumhuriyet ve Atatürk aşkını ifade ediş biçiminin “faşist” zihniyet olarak algılanması. Öyle olmadığına eminim. İsmine gerek bile yok….
• Üstad diyorlar kendisine. Kalemini pek korkmadan sallaması sanırım Üstad sıfatını hak etmesinin büyük nedeni. Yılmaz Özdil kadar olmasa da mizahı kullanmayı da bilir, Ahmet Hakan gibi tarafsızlık iddiası olmamasına rağmen her tarafa laf sokabilir. Bunlar da yine ustalık emareleri. Biraz da düşünün dedirten ince dokunuşlar kullanan dili ile kolay okunan cesur adam Bekir Coşkun.

Akil Adamlar

• Hala Milliyet okumamın üç nedeninden biri. Güzel rakı içen Müslümanlardan. Geç keşfettim kendisini. Hele eğitim sisteminin yap boza dönmesi üzerine yazdığı eleştiriler, öneriler ve analizler oturaklı ve uzman edasındaydı. Kimisi muhalif diyebilir ama neye göre, adam nerede aksama görse yazabiliyor. Hem de eğmeden bükmeden, ve en önemlisi kırmadan… Hiçbir topa sert girmedi henüz, her zaman ağır abi oldu. Çok sevdim ben Mehmet Tezkan’ı.
• Milliyet’in bir diğer ağır abisi. Yılların tecrübesi Hasan Pulur’u anlatmaya ne hacet. Okumalı, okutulmalı. Keşke memlekette herkes Hasan Pulur gibi olabilse dedirtiyor. Uzun ömürler olsun ki daha okuyabilelim.
Ahmet Kekeç’in laf sokmaktan bıkmadığı Hürriyet yazarı. Kızıyorum bazen O’na. Hafta sonları yazdığı melankolik denemelerini okuyamıyorum. Her zaman siyaset, sosyolojik sorunlar ve gündeme dair notlarını okumak istiyorum. Bir de gezi notlarını. Mehmet Yakup Yılmaz’dır tam adı. Bu adama kim neden kızar anlam veremiyorum. Her yazdığında o kadar doğru tespitler, o kadar doğru sorular var ki, belki de bunun için kızıyorlar. Az kişi okusun diyorlar. Belki bir “şahin” değil ama, yazdıkları kolay yenilir yutulur cinsten olmuyor çoğu zaman. Her gazeteye lazım
• Nerede okuyacağımı bilemiyorum. Çünkü artık çalıştığı bir gazete yok. Kendi elleriyle, kurucusu olduğu Vatan gazetesinden ayrılmak zorunda kaldı. İktidarın baskısından yılan medyanın yazar kıyımına dayanamayıp bastı istifayı. On parmağında on marifet olan Zülfü Livaneli’yi anlatmak zor. O nedenle, albümlerini alıp dinleyeceksin önce. Memik Oğlan’ı, Dağlara Küstüm Ali’yi, Özgürlük’ü, Ada’yı ve daha nicelerini, dinleyecek, öğrenecek, onunla beraber söyleyeceksin. Sonra, alacaksın Mutluluk’u eline okuyacaksın. Dalacaksın içine romanın. Göreceksin dünyayı. Ülke ve Dünya sorunlarına sanatçı olmanın da avantajı ile çok yukarıdan bakabiliyor. Öngörüleri de isabetli.

Sportmenler

Uğur Meleke’nin en müthiş yanı; futbolcu analizleri. Ayrıca, büyük futbol turnuvalarındaki gözle görünmeyecek denli detayları bulması, derlemesi ve bize çarpıcı rakamlarla sunması da keyif veriyor. Futbol oyun kural ve yerle düzenlemelerine ilişkin eleştiri ve önerileri ise çarpıcı oluyor genelde. Ziya Şengül, Ömer Üründül, Ercan Saatçi gibi ne söylediği anlaşılmayan, ya bana benim bildiğimi anlatan, ya da taraftarlıktan gözleri görmeyenlerin olduğu yerde daha çok Uğur Meleke’ye ihtiyaç var
Mehmet Demirkol, insan olarak da, bir sporsever olarak da müthiş. Tespitler yerinde, teşhisler on numara, tedavi önerileri doktor tadında. Okurken diyorum ki bazen, hangi akıllı teknik direktör bu adamı danışman olarak işe almayı düşünecek. Bence önemli bir husus. Dışarıdan öyle detayları görüyor ve onları o kadar güzel anlatıyor ki spor yazarlığının yüz akı olduğuna işaret ediyor. Sadece spor ile ilgili değil, hayata ve hayata dair konulara da son derece hakim ve yeri geldiğinde sözlerini sakınmıyor. Çok iyi bir kitap okuyucusu olduğuna da eminim.

Ve elbet nefret ettiklerim

Bunlardan çok var ama, hem okuduğum, okurken çıldırdığım tipleri not edeyim dedim
Ahmet Kekeç, Mümtazer Türkone, Nazlı Ilıcak, Engin Ardıç, Hasan Karakaya, Nagehan Alçı

Hiç yorum yok: