Çarşamba, Eylül 11, 2013

Hacı kim derviş nerede? - Mehmet Yılmaz

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, CHP heyetinin Mısır ziyareti için şu yorumu yaptı: "Hacı hacıyla Mekke'de buluşur, dervişler tekkede buluşurlar. Öyle anlaşılıyor ki darbeciler de Kahire'de buluşuyor." Bu siyasi kadronun ilginç işleyen bir kafa yapısı var.
Söyleyecekleri sözlerin nereye gideceğini hiç düşünmeden konuşuyorlar, eğer sonradan başları o sözlerle derde girerse de "Amacımı aştım" deyip sıyrılıyorlar.
Ama bu söz pek öyle amacını aşmış gibi de görünmüyor.
Hacının hacıyla Mekke'de buluştuğunu, dervişlerin de tekkede buluştuklarını en iyi onlar bilebilir çünkü.
Ama hafıza ile ilgili de bir sorun olduğu su götürmez. Kim bilir belki hafızaları güçlüdür de, milletin hafızasız olduğunu düşünüyorlardır.
Böyle olmasaydı, öyle konuşmazdı çünkü.
Uluslararası Ceza Mahkemesi nin hakkında soykırım ve insanlık suçlarından yakalama kararı verdiği Sudan Devlet Başkanı Beşir ile dünya yüzünde en çok buluşanlar onlar çünkü.
Adam yakalanma korkusuyla hiçbir yere gidemiyor ama Ankara'yı komşu kapısı yaptı.
Bu durumda El Beşir ile Erdoğan, hacı mı oluyorlar, derviş mi?
Eskiden adı Esad olan şimdinin Esed'i, eskiden de acımasız bir diktatördü, ülkesini demir bir eldivenle yönetiyordu.
O devirde, batı dünyası Esad'ı "haydut" kabul ederken, en yakın dostları da bizim AKP'lilerdi.
Saraylarda beraber yenen yemekleri, özel uçaklarla davetiye götürmeleri, ortak bakanlar kurulu toplamaları hafızalarımızda taptaze! Bu durumda kim hacı, kim derviş?
Kaddafi'yi filan saymıyorum. "Ödül alacağım" diye çadırına koşturdukları günlerin üzerinden ne kadar geçti ki?
Yani diyeceğim şu ki, bu hacı ve derviş benzetmesinin ucu daha çok yukarılara dokunuyor!

Hiç yorum yok: